- Yılında
Irak Türkmen Cephesi ve Türkmen Toplumu Üzerinde Etkisi
Dr. Şemsettin Küzeci
Giriş:
Irak Türkmen Cephesi (ITC); Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliği ilkesi çerçevesinde Irak’ta demokratik parlamenter, insan haklarına saygılı sistemin kurulması, Türkmenlerin siyasi, milli, idari ve kültürel haklarına kavuşmaları için ulusal ve uluslararası platformlarda mücadele vermek ve Irak Türkmen varlığını Dünya’ya tanıtmak amacıyla; Irak Milli Türkmen Partisi (IMTP), Türkmeneli Partisi(TP), Türkmen Bağımsızlar Hareketi (TBH) olarak 3 Türkmen siyasi parti, Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve Türkmen Kardaşlık Ocağı Erbil Şubesi olarak 3 Türkmen sivil toplum kuruluşu tarafından 24 Nisan 1995 tarihinde Irak’ın Kuzeyi Erbil şehrinde ilan edildi.
ITC’nin kuruluşunun hazırlık aşamaları Türkiye’de gerçekleşen bir dizi toplantıdan geçti. Son toplantı Türkmen kökenli Erbil doğumlu Bilkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve ITC Yüksek İstişare Heyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın köşkünde yapılarak, Erbil’de ilan edilmesine karar verildi.
ITC’ye ilk başkanlık yapan Dr. Turhan Ketene’nin[1] ardından Erbil’de Türkmen kuruluşar arasında yaşanan bazı fikir ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan ciddi anlaşmazlıklar sonucu ve Doğramacı’nın da müdahalesiyle ITC başkanlığına Sinan Çelebi getirildi. ITC, başlangıçta siyasi programı çerçevesinde Türkmen toplumunun temel konuları, Irak muhalefet gruplarıyla iş birliği, Türkmen eğitimi, kültür ve enformasyonu, sağlık ve sosyal yardımlaşma, ayrıca güvenlik konularında çalışma ve faaliyet olarak Türkmen toplumuna hizmet veriyordu. 4-7 Ekim 1997 tarihine Erbil’de gerçekleşen “Birinci Büyük Türkmen Kurultayı” nda bu hizmetler; ITC bünyesinde kurulan 6 daire ile (Enformasyon Dairesi, Kültür ve Eğitim Dairesi, Sağlık ve Sosyal Yardım Kurumları Dairesi, Araştırma ve Planlama Dairesi, Siyasi ve Dış İlişkiler Dairesi, Güvenlik Dairesi) daha sistemli ve planlı bir şekilde Türkmen toplumuna takdim edildi.
ITC’nin Kurumsallaşması
Türkiye başta olmak üzere Arap, Avrupa, ABD ve Kanda ülkelerinde yaşayan Türkmenler; 1991-2003 yılları arasında Irak’ın “Güvenlik Bölgesi” sayılan Erbil şehrinde ilk defa bir araya gelerek “Birinci Büyük Türkmen kurultayı” na katıldılar. Kurultay sonrası ITC Kurumsallık yolunda ciddi adımlar attı. ITC bünyesinde kurulan 6 dairenin yanında Türkmenlerin yol haritası niteliğinde olan, 11 maddeden oluşan ITC’nin “Temel İlkeler Deklarasyonu”, Türkmenlerin yazı dili İstanbul Türkçesi (Latin alfabesi) ve 7 Ekim Türkmen Milli Bayramı konuları kurultay delegelerince oybirliği ile kabul edildi. Temel İlkeler Deklarasyonunun 1. Maddesi (Giriş) bölümünde önemli bir konu yer aldı: “Bu belgede yer alan esaslar Türkmen toplumunun temel ilkelerini oluşturmakta olup, tadili ve değiştirilmesi sadece Türkmen Kurultayının yetkisindedir. Türkmen kurum ve kuruluşları tüzük, program ve faaliyetlerini bu ilkeler doğrultusunda düzenleyecektir”. Yani, ITC’nin yazılacak Tüzüğü bu temel ilkeler doğrultusunda dikkate alınacaktır. Nitekim de öyle oldu. ITC’nin tüzüğü yazıldı. Siyasetin getirdiği değişimler ve stratejiler doğrultusunda da tüzük defalarca revize edildi. Nihayet Irak anayasasında yer alan siyasi partiler yasası gereği ITC bir siyasi parti olarak Irak Devleti’nde kaydını yaptırdı. Ancak seçimlerde özellikle de Kerkük’te diğer Türkmen siyasi partilerle birlikte koalisyon kurarak seçimlere katıldı. Bazen başarılı oldu bazen da başarısız… Her şeye rağmen ITC Irak’ta bir marka haline gelmiş, tüm siyasi mahfillerde Türkmenlerin yegâne temsilcisi olarak addedilmiştir.
ITC Parti mi? Çatı mı?
ITC; kuruluşundan bu yana bu kavram üzerinde kafa yormaya çalışmıştır. Ancak bölgede siyasi gelişmeler ve Türkmenlerin siyasete bakış açıları, fikir, düşünce ve stratejilerinin yanında psikolojileri ITC’nin Parti veya Çatı kavramı ayırımı bir türlü netleşmemiştir. Aslında her Türkmen ITC’nin çatı olduğunu düşünür ve benimser. Ancak ITC’nin çatı olması için tüzük ve yetkili organlarının aktif olması olmazsa olmazlardandır. Bunun yanında ITC’ye destek olan, yol gösteren, yol haritasını ve politikasını belirleyen en önemli organı “Türkmen Meclisi” nin olmaması ITC’yi çatıdan parti düzeyine düşürdü. İyi- kötü, aktif- pasif olmasına rağmen 2008 yılına kadar var olan “Türkmen Meclisi” 5. Büyük Türkmen Kurultayı sonrası ve ITC Başkanı Sadettin Ergeç’ten sonra pasifleştirildi ve gitgide üzerinde çadır örtülerek nihayet kapatıldı.
ITC’nin Temel İlkeler Deklarasyonunun 10. Maddesi diyor ki, “Türkmen mücadelesi amacına ulaşıncaya kadar, Türkmen kuruluşları Cephe çatısı altında birleşerek birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeyi kabul ederler. Cepheye rakip olmak, onu yıpratmak, zayıf düşürmek amacı ile her türlü örgütlenme, enformasyon ve benzeri faaliyetler kabul edilemez ve Türkmen toplumuna karşı düşmanca faaliyet olarak telakki edilir”. Ancak Türkmen siyasetçilerin çoğu bu madde ’den haberdar değildir. Aslında parmak sayısı kadar siyasetçi dışında da ITC’nin “Temel İlkeler Deklarasyonu” ndan haberdar olmadıklarından da şüphem yoktur…!
Irak’ta dikta rejimi sonrası (2003’ten sonra) ITC Başkanlığı Erbil’den Kerkük’e taşınması bazı Türkmen siyasetçiler arasında, en büyük strateji hatalardan biri olarak değerlendirildi. Gerekçeleri de Erbil’de Türkmen varlığı ITC’siz tehlikeye gireceğinden endişe ediliyordu. ITC’ye eskisi gibi Erbil’de itibar ve değer verilseydi eğer; daha sonraki dönemde matbaası dahil tüm Erbil’deki Türkmen kuruluşları işgal edilmezdi. Ve şimdi bunlar konuşulmayacaktı ve ITC’nin Erbil’deki resmiyeti tartışılmayacaktı. Bu konu Birinci Büyük Türkmen Kurultayının “Sonuç Bildirgesi” ’nde yer alan tavsiye mahiyetinde olan merkezi İstanbul’da olan Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşama Derneği’nden başka kurulacak herhangi bir dernek, Türkmen Milli Davasına zararlı olacağının kanaatine varılmıştır. Ancak bu konuyu hiç kimse dikkate almadı. Bugün başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de yaklaşık 30 civarında Türkmen kuruluşu vardır. İşin ilginç tarafı da kurultayda imzası olan ve resmi görev alanlar tarafından bu derneklerin kurumasıdır… Yani Temel İlkeler Deklarasyonuna aykırı davranılmıştır…!
ITC ve çatısı altında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar, birçok konuda ITC’nin Tüzük ve Temel İlkeler Deklarasyonuna uymadıkları bir gerçektir. Bazı yetkililer bilinçli veya bilinçsiz olarak bu konuya vakıf olmadıkları da üzücüdür… Bugünkü eğilimleri “Temel İlkeler” ile karşılaştırdığımızda ortadaki tablo açık ve net olarak görünür ki, “dün, dün idi. Bugün bugündür” Mantığına denk gelmiştir. Yani siyaset zaman, mekân ve gelişmeler doğrultusunda yapılır. Ancak temel stratejiler değişmez. Değişirse de toplumun tek yekûn karar vermesi gerekir diye siyaset kitapları yazar… Siyasetin bir bilim olduğuna inanalar için önemli bir gerçektir. Bu gerçekleri bilen toplumsal ve uzlaşıcı politikalara yakınlık göstermesi, başarının ta özüdür ve yoludur. Patiler ve liderler güçlerini halktan ve toplumdan alırlar. Demokrasilerde öyledir…
Bugün ITC 25. Yaşını yaşarken bu süre içerisinde Türkmen toplumunu için ne gibi kazanımlar elde etti. Olumlu ve olumsuz, başarılı veya başarısız bir yol haritası izledi mi? İzlemedi mi…?
ITC 25 yıl içerisinde Irak Türkmen siyasetini Irak’ta ılımlı ve uzlaşıcı bir tavırla yürütmeye çalıştı. Ancak Irak’taki dengeler, gelişmeler, ABD, İsrail, İran, Rusya ve Türkiye’nin Irak üzerinde baskın ve etkin politikaları, Türkmenleri etkin siyasette pasif hale getirdi… Ancak bir gerçek var ki, ITC gerçek Türkmen varlığını koruyan bir teşkilattır. 25 yıl içerisinde Yurtiçi ve yurtdışıdaki faaliyetleri her ne kadar bazı Türkmenlerce eleştirilse de takdirle değerlendirilir… Unutmayalım ki ITC bir köktür. Bu kökün dalları ise, diğer siyasi Türkmen partilerdir. İnsanlar gelip geçicidir. ITC kalıcıdır. Türkmen siyasi ve gayri siyasi kuruluşlarımız da öyledir. Bu dünyanın sistemidir. Bu nedenle ITC’ye sahip çıkmak ve ITC ile beraber hareket etmek, her milliyetçi, vatansever, topluma inanan kişilerin misyonudur. Kaldı ki bir vücudun bir organında yara varsa, vücudu tamamen sararacak kadar etkili olduğu da bir gerçektir…
- Yılında ITC’yi yalnız koymak doğru değil. Yurt içi ve yurtdışında faaliyet gösteren tüm siyasi, sosyal ve sivil kuruluşlar ITC ile birlikte hareket etmeli. ITC ise, tüm katmanlara kucak açmalı, fikir ve görüş alış-verişi içinde işbirliği yapmalıdır. Önemli kararlarda halka dönmeli, toplumun görüşünün alınması halka güven yüklemesidir. Bunların hayata geçirilmesi ITC ve yetkili organların görevidir.
ITC’nin Toplum Üzerindeki Etkisi
ITC, kuruluşundan buyanda Irak’ta ve Irak dışında toplum tarafından benimsenmiş, takdirle karşılanmıştır. ITC’nin ismi bir marka haline gelmiştir. ITC’ye bu misyonu halk verdi ve ITC de yükünü taşıdı. ITC’nin Türkmen toplumu üzerindeki etkisi bir baba misalidir. Çoğu zaman bir ailede evlatlar babalarına kızarlar küserler. Ama bir masa etrafında toplandıkların da aileyi ilgilendiren konularda samimi olurlar ve ortada bir şey kalmaz. Ailenin varlığı gibi ITC’nin de varlığı çok önemlidir. Ancak değişim şarttır, demokrasi elzemdir. Ailede olduğu gibi de ITC’de olması gerekenler yapılmalıdır. Bu da yeni bir revize ve yeni bir yol haritası ortaya koyulup hedefe doğru gitmelidir. ITC Türkmen toplumu üzerinde güçlü etkisi vardır. Bu etki ve sevgi; Bayrak, Toprak ve Dil’e bağlıdır…
ITC ve Türkmen davası uğrunda şehit düşen tüm insanlarımıza Allah’tan rahmet ve mağfiret dilerken, ITC’ye başkanlık, temsilcilik yapan ve teşkilatlarında görev alan eski ve yeni mücadeleci dava arkadaşlarımızı yürekten tebrik eder, yeni ufuklar, yeni güneşlerin doğmasını, yeni kuşakların bu misyonu üstelenmesi dileğiyle, özgür ve demokrasiye saygılı, daha güçlü bir neslin ITC’ye sahip çıkması temennisiyle…
[1] O dönem Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şube Başkanı idi. Şimdi ise, Türkmeneli İş birliği ve Kültür Vakfı Başkanı görevinde bulunmaktadır.