Kerkük’ten Ardahan’a “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri”

Kerkük’ten Ardahan’a

“Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri”

17-19 Ekim 2019

 Dr. Şemsettin Küzeci

Ardahan Üniversitesinin üçüncü kez düzenlediği ve bizleri davet ettiği “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” etkinliğine ilkinde Azerbaycan’da olduğum için Irak Türkmenlerini temsilen Telaferli şair Davut Kabağ kardeşimi göndermiştik. İkincisinde ise iletişim kopukluğundan dolayı yine kısmet olmamıştı. Ancak bu yıl ne olursa olsun dedik mutlaka katılacağız. Üniversite Rektörünün imzasıyla davetiye geldikten sonra izinlerimizi ve hazırlıklarımızı tamamlayarak Ardahan’a doğru yola koyulduk. Ankara’dan Kars’a oradan da Ardahan’a hareket ettik. Bizleri Kars Havaalanında Dr. Mehmet Kıldıroğlu karşıladı. İzmir’den şiir yarışmasında dereceye giren şair Abdullah Direnç Baykal ile Üniversitesinin özel otobüsüyle Ardahan Üniversitesine hareket ettik. Üniversitenin Yenisey Kampüsü-Yenisey Konukevinde bizleri sıcak bir şekilde Fahrettin Akyol Bey ve Zehra Cankan hanımefendi karşıladılar. Odalarımıza yerleştikten sonra öğle yemeğinin ardından Ardahan Üniversitesi kampüsüne ulaştık.

Dil, Edebiyat Bölümleri ve Kütüphane Ziyareti

Yenisey Konukevinden Üniversiteye ziyaretimizde etkinlik için görevlendirilen Türk Lehçeleri Bölümünde Yüksek Lisans öğrencisi Zehra Cankan bizlere eşlik ve rehberlik etti. Önce Dil bölümünü daha sonra Edebiyat bölümünü ziyaret ettik. Rusça bölümünden öğretim üyesi Nahçivan kökenli Doç. Dr. Tamilla Aliyeva ve Prof. Dr. Günay Karaağaç, Dr. Nurgül Bağcı, Dr. Tagi Silahşör, Dr. Bünyamin Tetik Hoca’ları ziyaret ederek tedrisatın durumunu ve Türk Dili ve Edebiyatı hakkında fikir alışverişi yaptık. Ardından da Irak Türkmen edebiyatı ile ilgili bazı eserlerimizi takdim ettik.

Ardahan’ın Özel ve Tarihi Mekanları

Üniversiteyi gezdikten sonra zamanı değerlendirmek amacıyla Zehra kızımızla Ardahan turu yapmaya karar verdik. Doç. Dr. Tamille Aliyeva bizleri kendi aracıyla merkeze bıraktı. Ardahan’ın tarihi Ardahan Kalesi’ni, Kür Nehri’ni, Kongre Merkezi Müzesi’ni, Dursun Akçam Kültür Evi’ni, Yanık Camii’ni, Ardahan Halk Kütüphanesi’ni ziyaret ederek hatıra fotoğrafları çektik. Ardahan İl Kütüphanesine bazı kitaplar takdim ederek yeni kitaplar da göndereceğimize söz verdik. Dursun Akçam Kültürevi Müdürü Metin Onay Bey’e de kitaplarımızdan takdim ettik. Nisan 2020 tarihinde Bahar Şenliklerinde bir konferans vereceğimize söz verdik.

 Kültür Yuvası Erdal Uygur Kunduracı Dükkânı

Her şehirde olduğu gibi bazı esnafların kültür işleri ile yakından ilgilendiğini ve memleket meselelerini yakından takip ederek bazı aydınlarının sempatisini ve sevgisini kazanmıştır. Ardahan şehrinde de Erdal Uygu Bey bir kundura ustasıdır ama dükkânına vardığımızda iki üniversite hocası ile de tanıştık ve kaynaştık. Erdal Bey’in Irak, Suriye ve Orta Doğu konuları ile ilgili koyu sohbetine doyamadan çaylarımızı içip kendisine ve misafir hocalara kitaplarımızı takdim ettik. Hatıra fotoğrafı çekerek dükkânından ayrıldık.

Ardahan’a Mahsus Kaz Mantısı, Gözleme ve Kete

Zehra kızımız ve üniversite hocamız Tagi Silahşör, bizleri Ardahan’ın meşhur “Evim Mantı” evinde bizleri “gözleme” ile “kete” yemeye davet ettiler. Ardahan’a özel olarak bilinen bir çeşit börek olan bu iki yiyeceğin gerçekten de çok lezzetli bir börek çeşidi olduğunu gördük. Kaz mantısı için aynı şeyi söyleyemeyiz. Nedeninin ise kaz mantısı için mevsiminde olmadığımızmış. Kaz mantısı yemek için “Özge Mantı” restoranda apar topar gittiğimizde dediler ki kasım ayından önce yapılmaz. Çünkü daha kazın göğsü kara değmemiş ancak Ardahan Mantısının lezzeti de kaz mantısı kadar varmış. Doyasıya yedik, elhamdülillah dedik.

 Dursun Akçem Kültürevi ve Dil ve Estetik Grubu

Dursun Akçam Kültürevinde bulunduğumuzda Ardahan Üniversitesinin öğrencileri kurdukları “Dil ve Estetik” grubu adına faaliyetlerine tanıklık yaptık. Haftanın belirli günlerinde her çeşit faaliyet yaptıklarını söylediler. Bizim bulunduğumuz saatte “film izleme” faaliyetlerini gördük. Grubun danışmanı Dr. Bünyamin Tetik ciddi bir şekilde öğrencilerin kişisel gelişmelerine katkıda bulunup çapa gösteriyordu. Kültürevinin de kapılarını tüm öğrencilere açıp ikramda bulunması takdirle değerlendirilir.

 “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” Etkinliğin Açılışı

Ardahan Üniversitesince geleneksel olarak düzenlenen “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” bu yılda üçüncüsünü başarıyla gerçekleştirdi. 17-19 Ekim 2019 tarihleri arasında Ardahan Üniversitesi kampüsünde düzenlenen etkinliğe Türkiye, Azerbaycan, İran, Irak ve Gürcistan ülkelerinden yaklaşık 30 şair ve 10 aşık katıldı. Etkinliğin açılışı Ardahan Üniversitenin Hoca Ahmet Yesevi Konferans Salonunda gerçekleşti. Açılış törenine Ardahan valisi Mustafa Masatlı, Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber, İl Milli Eğitim Müdürü Fikret Çerkezoğlu, KOSGEB İl Müdürü Ramazan Sivri, İl Müftüsü Ramazan Pehlivan, İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Erkan Özdemir, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şakir Aydoğan, Genel Sekreter Hadi Gergit, konuk şairler, aşıklar üniversitenin akademisyenleri ve idari personelin yanında yerel basın mensupları ve çok sayıda şiir ve edebiyatsever öğrenciler katıldı.

Sunuculuğunu değerli şair dostumuz Mehmet Yaşar Genç’in yaptığı açılış programı saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Açılış konuşmasını Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber yaptı. Konuşmasında şunları kaydetti: “Değerli gönül dostları bu yıl 3. kez düzenlediğimiz “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Âşık Günleri” programına hoş geldiniz. Ardahan Üniversitesi olarak bulunduğumuz coğrafyanın değerlerini tanımayı, keşfetmeyi, devamını sağlamayı ve tarihimiz kadar eski bir geçmişe sahip olan âşık edebiyatımızı yaşatmayı kendimize şiar edindik. Ozanlar diyarı Ardahan’ın şiir ve âşık geleneğini devam ettirmek için bu programı düzenliyoruz. Şiir, insanın kendini bilmesi ve anlamasının yoludur. Konusu Ardahan olan şiir yarışmasını düzenlemenin ayrıca gurunu yaşıyoruz. Bu yarışmayla Ardahan aşığı yüzlerce genç şairin şiirlerini okuma fırsatı bulduk. Ozanlık geleneğimizin önemli temsilcilerinden Çıldırlı Âşık Şenlik’i her yönüyle tanımak ve tanıtmak için ARÜ olarak, “Âşık Şenlik Araştırma Merkezimizi” yakın zamanda kuruyoruz. 750 kişilik Âşık Şenlik Kültür ve Kongre Merkezi projemizi tamamlamanın mutluluğunu ve heyecanını sizinle paylaşmak istiyorum. Bunun yanında şairlerimizin Ardahan’a gelip bu güzel şehrimizden ilham alarak yazdıkları şiirleri bir araya getirerek bir şiir antolojisi kitabı hazırlıyoruz. Kitabı siz değerli okuyucularla kısa zamanda buluşturacağız.” Ardahan Üniversitesi rektörü Prof. Mehmet Biber, konuşmasını Metin Önal Mengüşoğlu’nun “Kardeşime Mektup” adlı şiirini okuyarak sözlerini noktaladı.

Kardeşime Mektup

Kolsuz ve düğmesiz ve sağ göğsünde bir rozet deliği olan Frenk gömleği,
Bekâr terleriyle sırılsıklamdı, hayata acemi erkeğinin,
Ah gülüm, onu kanla ıslatmayı becerdiğim gün artık ne esirlik ne zulüm,
Ne de gözlerimde sabah tuvaletinden arta kalan sabun köpüğü…

Kardeşlik, dostluk ve arkadaşlık
Bir sancının vücuda ilk girmesi gibi sıcak ve güzel bir şeydir sevgilim.
Çünkü ben onlarla geçtim gerçek bir buluşma olan namazın,
Kesin ve ödün vermeyen saflarından…

Sana döndümse şimdi ben, bütün eski sevgilerimi yığarak döndüm.
Yaşayamadıklarım yaşayabildiklerimden daha çok ve daha layıksa özlenmeye,
Sesim seninle daha gür, şarkılarım daha özgürse, bil ki;
Yaşayamadıklarımızı yaşanabilir kılmak için savaşmak,
Seninle bir menekşeyi koklayıp soldurmaktan daha güzeldir…

İsterdim öğrenmesin ta doğacak oğlum bile sana nasıl yandığımı.
Ben tırnağımla koparırken ta göğsümdeki kermeleri,
Doğacak çocuğuma emanet olsun öfkem, kılıcım ve heyecanım
Ve yüreğim soğusun diye sevgilim yüzüne bakıp susacağım.
Başını bağlayıp düş ardıma, sevgilim düş ardıma
seninle bir adım daha yaklaştım, daha yaklaştım muradıma…

ve ben diplomalarımı yırttımsa, bunun üstüne kılıcımı kınından sıyırdımsa
kalleşliği bir hamlede yere vurdumsa
savur gülüşlerini ne duruyorsun, konuş dillerin olayım,
Ağla dua et, çünkü hıncımda tazedir sevincimde
Çünkü tek sevda var şimdi içimde ”kavgamız” ve saflarımızda senin yerin…

Nasılda dadanmış sarışın sırtlanları daha gömülmediğimiz mezara, şu küfürbaz kuşağın.
Nasılda tutmuş, kuşatmış yolumuzu, gölgesi arkadan vuranın, alçağın.
Lakin bir umut bulunur daima, bulunur elbet,
Çıkıp sıyrılmaya doğru açılmış bir bitmez umut.
Ki, inancın ve aydınlığın kapısı odur, odur başımızı dik tutarız,
Odur yenilmeyiz karşılaştığımız ilk tahakküme, ilk karanlığa, ilk tel örgüye…

Bizimde haberlerimiz vardır sevgilim ikimizin arasında
Bütün kardeşlerimizin başı bağlıdır ona.
Ve bizim, çünkü bizim haberlerimiz vardır sevgilim; sağlam ve sadık.
Tutunur dağ aşarız yardımıyla, tutunur bileniriz,
Tutunur silme insan olan künyemizi yar kılarız sevdasına…

Sana anlatacağım şeyleri kafamda toparlamadan daha,
Kundaklamaya çağırıyorlar karanlığın kalleş bekçileri,
Tam bir adım kala sabaha uyanıyorum…
Ben ürküntüyle uyanınca çalıyor zilleri kafamın içinde; iğrenç, utanmaz

O zaman koşup Kitabımızın sözlerine saklanıyorum.
Kitap beni itiyor alanlara ve kitap beni itince alanlara
Görsen yiğidin ne kadar cesur ve ne kadar atılgandır.
O zaman bir özge candır, vay heyran yiğidin bir özge candır,
Anasına layık oğul, çocuklarına baba ve sana sultandır…

Esmerim, güzelim, nazlı yârim,
Tam kumrular tüy düşürürken yere, şafak üzere
ve bizimkiler, Kitabın kavline göre ayaklanınca
Ko gideyim, ko ki serbestlesin zincirlerimiz,
Ko ki korkak, ko ki kaçak demesin kimse,
demesin yiğidine….

Program protokol konuşmaları ile devam etti. Ardahan valisi Mustafa Masatlı, programda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Türkiye’nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı’ndaki askerlere başarı dileriz. Bin yıldır bu topraklarda kültür ve medeniyetin yaşatılmıştır ve bu topraklar pek çok medeniyete ve kültüre beşiklik etmiş topraklardır. Bizim atalarımız da Sultan Alparslan‘dan bugüne kadar yaşamını sürdürmüş ve ilelebet yaşamayı sürdürecek bir millettir. Yaklaşık bin yıldır bu coğrafyada var olan milletimiz, bu coğrafyanın Yunus Emre’den günümüze yaşamış Aşık Şenlik’e kadar birçok değeriyle gerçek bir kültür yuvası, gerçek bir medeniyet olması için hizmet etmiştir.” sözleriyle konuşmasını tamamladı. Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir ise konuşmasında şunlara vurgu yaptı. “Milletleri millet yapanın o milletin kültürleridir. Eğer ortada bir kültür var ise o kültüre ait bir millet aramak lazım. Eğer ortada bir millet var diye bir iddia varsa o millete ait bir kültürün olması lazım. İşte bizi biz yapan yeryüzünde yedi cihana, biz milletiz, Türk milletiyiz diyorsak bize bu kültürü yaşatan şairlerimiz, ozanlarımız, edebiyatçılarımız, kültür elçilerimiz ve onların bugünkü temsilcileri yani sizler sayesindedir. Hepinizin önünde devletimiz ve milletimiz adına saygı ile eğiliyorum.” diyerek sözlerini bitirdi.

Ardahan Konulu Şiir Yarışması Ödül Töreni

Protokol konuşmalarının ardından Ardahan konulu şiir yarışması hakkında Jüri Başkanı Ferman Karaçam kürsüye davet edildi. Karaçam, yarışma ile ilgili önemli detaylar verdi. Yarışmaya Türkiye’nin birçok üniversitesinden 131 şairin katıldığını ve jüri üyeleri Ahmet Efe, Bestami Yazgan ve Nuray Alper’e teşekkür etti. Ardından da dereceye giren şiir ve şairler açıklandı.

Birincilik derecesine giren şiir “Bir Malakanın Dökülmüş Sütüne Ağıt” ve yazarı Muharrem Yeni oldu.

Bir Malakanın Dökülmüş Sütüne Ağıt

Gürcüelleri avucundan su içmek için bekler

Bir terekemenin uykusuz rüyasıdır ellerin

Kutlu bir tebessüm bırakır Harakani göğüne

Elvanlı kuşların semasıdır bu

Ak yeleli bir at koşar beyaz dağlar üzerinde

Rahvan bir rüzgâr, kar ve nar üzerine yemin içilmiş

Sabahlar Hay ki ordular çarpışır, Süleyman bir kale gibi göğerir

Aşık bir gelin mi o gölünde karlarla yıkanan

Ve bin yıllar maşuk eden kendini sarı saçlı mavi gözlü insanlara

Bitkin bir tanrının Posof kokan saçları

Sarmaşık gibi dolandı kaz çobanın gönlüne

Mevsimin şirin olsun demekli dili

Nazlı kazlar kaderle mi göçer gözlerinden

Bir han ki kar yüklü kervanların durduğu

Ey ki bir mutrufun değneği gibi kaba etlerimizi yakan soğuk

Murusları dökülmüş trenler gibi ömrümüz

Kars ellerinden varamaz sana

Kızaklar çeker kahrımızı çoban sürüleriyle

Ellerinde haşlak kartopları

Özü çürük bir kapının eşiğinde

Kan kınından çıkınca bir ur saplandı malıma

Sütüm döküldü huş oldum

 Muharrem Yeni

İkincilik derecesiyle ödül kazanan şiir “Onlar Şiirleriyle Geldiler Benimse Zubunumda Kafkasyadolu” yazarı Serkan Karabostan oldu.

Onlar Şiirleriyle Geldiler Benimse Zubunumda “Kafkasyadolu”

 Dağlarından şair heybelerinde iner akşam vakti,

Çeçil kokularında günbatımı;

Alın teri ağırlığında sevdayı anlatır.

Bir renk koymuşlar avcumuza çocuğum,

Bildiğim tüm tabloların ellerinde kırılmış bastonları,

Beyaz başka beyaz

Yeşil başka yeşil.

Neresinden tutarsan tut yarım kalmış bir mısradır hep.

Bir pürçek denir buralarda tutkunun adına

Altaş Kalesi’nde buluşur yalnızlığımız sonraları

İkiye katlanır elimizde ne varsa.

Büyük şehirlerden gelen yorgunluklarla çalınacaktır kapımız

Ahmet abim, asma şu suratını

Her gece Çıldır üstünde görürüm

Koskoca üç yıldız gülümseyip durur der.

Hem daha işlemedi mi ıslanmazlığı kaz çığlıklarının gözlerine?

Umut buralarda öğrenilir

Maviyi fabrika bacalarından tanıyan çocuğum

Gittiğin yerlerde anlatılır.

Diz kapaklarına yaralar toplayıver şu çıplak yollardan

Zubunun içinde sayısız yama olsun

Kafkaslardan geçtim dersin soranlara

Rüzgâr doldur ellerini sakladığın ceplerine

Gün gelir yetmeyiverir harfler

Cümlelerin ucunda, sırtına üşümeyi örtünen çatılar birikir kaygan kırmızılarda

Sesteş kelimeler bin türlü gitmek vurur çene kemiklerine

Rüzgâr doldur zubunun yamalarına çocuğum

Buğulu otobüs camlarının ardından bu veda vakti

Fotoğraflarından yalıtılmış yüksek katlı kalabalıklar olmasın yanında

Bir Ahmet abim, bir Ardahan, bir de sevdayı bilmezdim geldi başıma türküsü sığsın gözkapaklarına

Ölmemek budur çocuğum

Öyle filozoflara kalmış uzun tanımlar

Uzaktan yaşamak üstüne üstlük

Ölmemek, rüzgâr toplamak yani

Yaşıyorum diyebilmek ağız dolusu

Ölmemek bir pürçek Ardahan’dır çocuğum.

Üçüncülük derecesini kazanan şiir “İpek Yolu: 75. Menzil” adlı şiirleriyle Abdullah Direnç Baykal oldu.

İpek Yolu: 75. Menzil

Kar oldum da sulu sepken yağdım has bahçesine

Yağmur oldum da çisil, ağdım Ardahan Kalesine

Yeşil peçesini düşürür gerdanına

Dağları aralamaya çıkar Bülbülan

Şavşat kibarca yana çekilir

Zarafetle öne çıkar Ardahan

Ardahan, Kura’nın en sakin kolu

Sıyırır dirseğini, çeker karı, soğuğu

Köylerin izniyle sulanır ova

Susuz’un itirazı suya yazılır

Orman ılık nefesini üfler çamlara

Ardahan bir Halktan Sesler korosu

Yaylalar bahar dalı, tepeleri kardelen

Bilinmedik çiçeklerin gelincik teni

Yurt arayan arılara sırça bedesten

Bir kavanoz balda suretleri görünür

Ardahan, Kafkaslardan duyulan şarkı

Hızlı kalp çarpıntısı serhat şehirlerinin

Buzdağında kaybolan hüzünlü ordu

Gölün üzerinde kızaklar kayıyorsa; Çıldır

Sazanların sırtında da yüzebilir ‘ısız acun’

Kaz kurusu, feselli, kımı turşusu, katmer

(Yemekler de bazen çıldırma nedeni olabilir)

Dağa ova, köze nehir, çöle Mecnun

Dereboyu, volta atan kazlara bırakılmıştır

Oyunlar çocuklara, anne seslenişleri sokakta

Büyüdükçe yankıları, beyaz geceler

Donan kirpik çözülür, ısınır beden, yanar soba

Karda yürür semender

Posof naif, Gürcistan’a el sallar

Göle, kar altında uzak bir sancak

Doğunun tarihinde kayıp zaman

Damal yükselme düşü şahinlerle

Sorulara yanıt arar Ardahan

Kar oldum da sulu sepken yağdım has bahçesine

Yağmur oldum da çisil, ağdım Ardahan Kalesine

Yalnızçam, Evliya Çelebi’ye selam gönderir:

Bir sincap Ardahan’dan Edirne’ye

Ağaçlar üzerinde zıplayarak gidebilir.

Mansiyon ödülünün sahibi ise “Ardahan” adlı şiiriyle Muhammed Muhammedoğlu oldu.

ARDAHAN

Kuzey doğu’da, bir şirin vilayet.
Doğu’nun incisi, ziynet Ardahan.
Kışın soğuk, yazın serin vilayet.
Her mevsimi, ayrı kıymet Ardahan.

Çıldır Gölü’nde, ye sarı balıktan.
Bu cennet, arınmış kalabalıktan.
Hissene düşürmez pay hastalıktan.
Cennet Türkiye’de, cennet Ardahan.

Kaşar peynirini, çiçek balını…
Mutlak tatmak gerek hıngalını.
Kaz eti ki; alır insan aklını.
Mutfakta diyar-ı lezzet Ardahan.

Damağa hizmettir cevizli kete.
Nasıl yaratılmış? Bak berekete.
Büyük iftihardır bu memlekete.
Bir altın tepside, nimet Ardahan.

Kale oldun, baktın sen Kafkasya’ya.
Gürcüler alamaz, vermem Rusya’ya!
Üç bin yıldır, kurdun tahtı dünyaya.
Yaşayasın, ebet müddet Ardahan!

Şehidi kefensiz, bu vatan bizim.
Varsın farkımıza, şu cihan bizim.
“Bel kemiğimizdir Ardahan” bizim!
Hazine içinde, servet Ardahan.

Bahar gelir, çiçek açar çayırlar.
Danayla, tosunla dolu ahırlar.
Onu anlatmaya yetmez satırlar.
Sonsuzluğa giden davet Ardahan.

Geçer ortasından, kura ırmağı.
Dört bir yanına da toplamış dağı.
Merttir insanları, serttir toprağı.
Sinesinde saklar, heybet Ardahan.

Göllerinde yaşar alabalıklar.
Oluşmuş üstünde de adacıklar.
Konaklar martılar, karabataklar…
Ediyor, aleme hizmet Ardahan.

Değişen zamanlar, ömürler boyu.

Şöhretin dolaşır, şehirler boyu.
Aylar, yıllar değil; asırlar boyu
Zarafeti sende, beklet Ardahan.

Dereceye girenlerin ödüllerini ve temsili çeklerini sırasıyla Ardahan Valisi, Belediye Başkanı ve Ardahan Üniversitesi Rektörü takdim etti. Mansiyon ödülünü ise Jüri Başkanı Ferman Karaçam takdim etti.

“Şiir, İnsan ve Edebiyat” Konulu Paneli

Etkinlik programı kapsamında “Şiir, İnsan ve Edebiyat” konulu panel gerçekleşti. Panelin moderatörlüğünü aslında şair ve yazar Metin Ünal Mengüşoğlu yapacaktı. Ancak bazı nedenlerden dolayı toplantıya geç kalınca panelin moderatörlüğünü şair ve yazar Ekrem Karadişoğulları üstlendi. Konuşmacılar ise Prof. Dr. Rıdvan Canım “Divan Şiirinde Şehir” ve Prof. Dr. Nurullah Genç ise “Şehir ve Medeniyet” konularını anlattılar. Panelin ardından Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber, bir değerlendirme konuşması yaparak panelist ve moderatöre teşekkür ederek kentlerine birer teşekkür belgesi takdim etti. Şairler ve öğrencilerle birlikte toplu hatıra fotoğrafı çekilip etkinliğin ilk oturumu son buldu.

Şair, Yazarların Kitap Tanıtımları ve Kitapların İmzalaması

“Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” etkinliğine katılan şair ve yazarlar bu oturumda her şair için bir masa tahsisi edildi ve kitaplarını okurlarına imzaladılar. Ayrıca okurları, üniversite öğrencileri ile yüz yüze sohbet edip fotoğraf çektiler. Bu bağlamda bendeniz Şemsettin Küzeci ve şair, yazar arkadaşım Nuray Alper, öğrencilere destek olmak ve kitap okumalarına teşvik etmek amacıyla kitaplarımızı ücretsiz olarak imzaladık. Öğrencileri bir nebze olsun mutlu etmek ve onlara bu mütevazı hizmeti sunmak bizleri gayet mutlu kılmıştır. Diğer taraftan da başka bir husus dikkatimizi çekti. O da bazı yazar arkadaşlarımızın kitapları yayınevleri İnternet üzerindeki fiyatını hemen hemen iki katına satıldığını gördük. Öğrencilerin de kısıtlı imkanları bu kitaplara yaklaşmamalarına neden olduğunu gördük.

Şair ve Aşıkların Gece Sohbeti

Etkinliğe katılan şair ve aşıklar üniversite öğrencileri ile bire bir sohbet ortamında bir araya geldiler. Ortamı sağlayan Rektör Prof. Dr. Mehmet Biber, bu durumdan çok memnun olduğunu ifade etti. Ayrıca öğrenciler de şair ve aşıklara bazı sorular yönelttiler. Samimi bir ortamda geçen sohbet toplantısında Prof. Dr. Nurullah Genç anlamlı hikayeler, anlamlı fıkralar anlatarak sohbete ivme kazandırdı. Öte yandan bendeniz de Kerkük ve Irak’taki son durum ile ilgili bazı bilgiler vererek katılımcıları bilgilendirdik. Sohbette şair ve aşıkların kısa kısa sunumları da yer alması geceye başka bir renk kattı.

Ardahan Üniversitesi Rektörlük Ziyareti

“Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” etkinliği programı kapsamında programa katılan şair ve aşıklar Ardahan Üniversitesi Rektörlüğünü ziyaret etti. Katılımcıları Rektör Prof. Dr. Mehmet Biber, makamında karşıladı. Ardahan Üniversitesi faaliyetleri ve akademik çalışmaları hakkında katılımcıları bilgilendiren Rektör, daha sonra üniversitenin üretimi olan birer şişe bal katılımcılara takdim etti. Ziyarette Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şakir Aydoğan da bulundu.

Ardahan Rektörüne “Hizmet Ödülü”

Heyetlerin rektörlük ziyareti esnasında “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” etkinliği çerçevesinde Irak Türkmen (Kerkük) edebiyatına, kültürüne göstermiş olduğu ilgi ve alakadan dolayı, Kerkük Kültür Derneği adına Rektör Prof. Dr. Mehmet Biber’e “Hizmet Ödülü” Dernek Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci tarafından ödül ile birlikte Kerkük türküleri CD’si, Türkmen bayrağı ve Türkmenler ile ilgili 10 kitap takdim edildi.

Yaşar Bayar ve İsmail Bingöl’e Türkmen Ödülü

Irak Türkmen kültürüne, sanatına ve davasına vermiş oldukları hizmetlerinden dolayı Erzurumlu şair Yaşar Bayar ve TRT Erzurum Radyo Müdürü İsmail Bingöl’e Kerkük Kültür Derneği adına dernek başkanı tarafından Ardahan Üniversitesi rektörü ile birlikte birer Hizmet Ödülü takdim edildi.

Şiir Şöleni

Etkinliğin asıl programı şiir ve aşıklar şöleni olan “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” bu bölümünde şairler sahne aldı.  Sırasıyla şairler Hüseyin Akın, Nuray Alper, Yaşar Bayar, İsmail Bingöl, Rıdvan Canım, Abdülkerim Dinç, Ahmet Efe, Murat Ertaş, Mehmet Yaşar Genç, Rövşen Guliyev, İbrahim Karabulut birinci bölümde şiirlerini okudular. Öğleden sonraki bölümde ise Ferman Karaçam, Ekrem Karasişoğlulları, Müştehir Karakaya, Şemsettin Küzeci, Elhan Yurdoğlu, Şöreddin Memmedli, Metin Ünal Mengüşoğlu, Âdem Özbay, Tacettin Şimşek, Necip Yıldız bu bölümde birbirinden güzel ve anlamlı şiirlerini icra ettiler. Ardından da Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şakir Aydoğdu tarafından tüm şairlere birer Katılım Belgesi takdim edildi. Toplu hatıra fotoğrafıyla şiir şöleni son buldu.

Gazi İletişim Hocam Doç. Dr. Semra Çevik ile 12 yıl Sonra Buluştuk

Gazi Üniversitesi-İletişim Fakültesinde 2007 yılında Yüksek Lisans yaptığımda estetik dersine giren Doç. Dr. Semra Çevik Hoca’mla buluşmak, her ikimizi mutlu etmiştir. Şiir şöleninde şiirimi okuyup indikten sonra birileri bana yakınlaştı. Şemsettin Bey nasılsınız, beni tanıdınız mı? Salon biraz karanlık olduğu için hayır hocam dedim. Ben Semra Hoca, gazi iletişimden diye söylediğinde hemen hatırladım. Gerçekten de çok mutlu olmuştum. O anda ne yapacağımı şaşırdım. Çünkü genelde öğrenciler hocalarını hatırlarlar, unutmazlar. Ancak Semra Hoca, siz iyi bir öğrenci idiniz. Fakültede tüm hocalar sizi anlatırlardı. O yüzden iyi öğrenciler hocaların aklından hiç çıkmazlar dedi. Odasına gidince yanımda Yüksek Lisans tezimin 2009 yılında T.C. Başbakanlık (BYEGM) ile GÜ tarafından basılan “Irak Basın Tarihi” kitabımı hocama takdim etmekten onur duydum. Hocamla birlikte o anı ölümsüzleştirdik. Dönemin Dekanı Prof. Dr. Korkmaz Alemdar Hoca’mızı telefonla aradık ve 5 dakika olsa bile gazi iletişim anılarımızı tazeledik.

 Rehber Eşliğinde Ardahan Şehir Turu

Etkinliğe katılan şair ve aşıklar için rehber eşliğinde Ardahan turu gerçekleştirildi. Rektör Yardımcısının eşliğinde gerçekleşen şehir turu, Ardahan Kalesi ile başladı. Kür Nehri, Yakın Cami ve Kongre ve Kent Müzesi ziyaret edildi. Ardından da akşam yemeği için Yenisey Konukevine doğru hareket ettik.

Aşıklar Şöleni

Programın son faaliyeti aşıklar şöleni oldu. Etkinliğe katılan aşılar: Faruk Erdoğan, Mehmet Oktay, İsrafil Uzunkaya, Büyükağa Vücüdi, Tural Kasımov, Mevlüt Merdoğlu, Sadrettin Polat ve Aşık Ruslan Kalandaov birbirinden güzel aşık havaları ve türküleri okudular. İlk turdan sonra Aşıklar geleneğine aykırı olsa gerek istek türküler almadılar ancak aşıklarımız 3 adet istek aldılar. Birisi de Şair Nuray Alper Kerkük türküsü “Altun Hızmav Mülaim” istedi. Faruk Erdoğan zorlansa da bu türküyü başarılı bir şekilde icra etmeye çalıştı. Aşıkları kendi yöreleri ile ilgili havalar icra ettikten sonra “Ardahan Güzelleri” ayak olarak kendilerine iletildi. Bu turda güzel dörtlüklerle ayağa ayak uydurdular. Son turda ise atışma heyecanı başladı. Aşıklar birbirleri ile ikişer olarak atıştılar. Geceye farklı bir zevk katan aşıkları icralarından sonra Rektör ve Protokol ayakta alkışladı. Tüm katılımcılara birer Katılım Belgesi takdim edildi. Geceyi ölümsüzleştirmek amacıyla toplu hatıra fotoğrafı çekildi.

Ahıska Yoksa Çıldır Var

“Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” programı çerçevesinde son gün Gürcistan’ın Ahıska şehrine tur yapılacaktır. Ancak hesaba katılmayan bazı uygulamalar birçok katılımcı şair ve Aşık’ı bu turdan mahrum etti. T.C. Nüfus Cüzdanları eski olanlar 1 Eylül 2019 tarafından bu yana alınmayacaklarını duyurmuşlardı. Bu nedenle bize de Ahıska kısmet olmadı. Ancak Üniversitenin değerli hocaları ve rehberimiz Zehra Cankan Hanımefendi beni yalnız koymayarak Ardahan’ın güzel bir ilçesi olan Çıldır’a götürdüler. Önce Ardahan merkezde Antepli Ethem Usta’da Tagi Silahşör Hoca’mız bize lezzetli baklava ve çaylarımızı içtirip sonra Dr. Nurgül Bağcı Hoca, oğlu ile birlikte bizleri Çıldır Gölü’ne götürdü. Ardahan’ın güzel bir ilçesi olan yaklaşık 70 km uzaklıkta olan Çıldır ilçesi, gerçekten de harika bir göle ve havaya sahiptir.

Çıldır Gölü ve Atalay’ın Yeri

Çıldır Gölü kenarında muhteşem bir yer. Adı “Atalay’ın Yeri”. İçeri girdiğimizde bizleri güler yüzle karışlayan Atalay Usta, bizlere güven vermişti. Yerin duvarlarına kâğıt parçaları yazılan şiirler bize duygu seline kapatmıştı. Bu mekâna gelenler bir dörtlük veya bir kıta şiir yazmış, duvara asmışlardır. Kimi ailesi ile kimi sevgilisiyle kimisi de bizler gibi dost ve arkadaşlarıyla geldiğinde duygularını şiire yansıtarak mekâna asmışlar. Biz de bir şeyler yazmak istedik. Ancak Tagi Hoca’mız Teberiz’deyken bir dostu ona Kerküklü şair Seyfettin Biracı’nın “Filiz” adlı şiir kitabını Kerkük’ten getirmiştir. Hoca’mız, Biravcı’nın Kerkük’te şehit edildiğini bizden öğrendi. Üzüldü. Biz de şehidimizin anısına onun güzel bir kıtasını kâğıda yazarak duvara astık. Şiirde şöyle diyor:

Senin için her şeyim coşar haddini aşar, seni sevmek suç ise, sevmekte günahtır

Titrek yüzünde vahşi bir lale açar, seni öpmek suç ise, öpmemekte günahtır

 Böylece şiirimizi de yazıp yemek siparişimizi verdik. Gülün “Sarı Balık” yemeği çok şahaneymiş meğerse. Eh biz de merak ettik. Balık gelince gerçekten de lezzetine doyum almaz bir yiyecek olduğunu anladık. Yemekten sonra Çıldır ilçesi ve çevresinde bulunan gezinti noktalarına göz atarak birbirinden güzel kareler yakalayarak Çıldır gezimizi ölümsüzleştirdik.

Irak Türkleri Ardahan’da Tanıtıldı ve Anlatıldı

Üçüncüsü düzenlenen “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” etkinliğinde her yönüyle Irak Türkleri tanıtıldı ve anlatıldı. Öncelikle Türkmen edebiyatı, sanatı ve müziği vb. konular ile ilgili yanımızda götürdüğümüz 15 kilo kitabı öncelikle üniversite hocalarına, kütüphaneye, ilgi duyan öğrencilere ve Ardahan İl Halk kütüphanesi, Dursun Akçam Kültürevine takdim ettik.

Türkmen Şiiri ve Horyatı’na Büyük İlgi

Irak’ta Türkmen edebiyatı tarihine baktığımızda Irak’ta yazılı Türk edebiyatı Nesimi ile başlar, Fuzuli ile devem eder. Miladi 1534 ile 1918 tarihleri arasında Osmanlı tarafından idare edilen Irak (Musul, Bağdat ve Basra Vilayetleri) edebiyatı tümüyle Türk edebiyatının önemli bir parçası idi. 1918’den günümüze kadar Irak Türklerinin kendilerine has bir edebiyatı oluşmuştur. Eskiden Türk edebiyatı etkisiyle ürünler veren yazarlar bu dönemde Arap edebiyatı etkisi ile son yüzyılda edebiyatlarını yazdılar. Ancak Irak’ta Türk varlığı hiçbir zaman kaybolmadı ve kaybolmayacaktır. Bunun sırrı da Irak Türklerinde olan milli ve ruh ve imandır. Bugün Irak’ta Türkler siyasi konularda her ne kadar başarılı olmamışsa kültür ve sanat konularında büyük ölçüde uzun yollar katetmişlerdir.

Biz de bu şiir şöleninde iki şiir ve birkaç horyat okumaya çalıştık. Onlardan “Kerküklüyüm Türkmen’im” ve “Ben Kerkük’üm Çanakkale” şiirlerimi seslendirdim.

Kerküklüyüm Türkmen’im

Ben Kerküklü ozanım

Kanla şiir yazarım

Susturmayın ezanım

Kerküklüyüm Türkmen’im

Gürgürbaba1 çırağım

Al sancaktır bayrağım

Kurutmayın kaynağım

Kerküklüyüm Türkmen’im

Oğuzdur soyum benim

Türkmen’dir huyum benim

Ne güzel toyum benim

Kerküklüyüm Türkmen’im

Millete aşk eken ben

Yâd kolunu büken ben

Gökten yıldız söken ben

Kerküklüyüm Türkmen’im

Hoyrattır hecem benim

Gündüzdür gecem benim

Fuzulî hocam benim

Kerküklüyüm Türkmen’im

Köylü şehirli benim

Türk’tür atan damarım

Haktan dönmez bir erim

Kerküklüyüm Türkmen’im

Özgürlüktür amacım

Millet büyük inancım

Vatanperver baş tacım

Kerküklüyüm Türkmen’im

Yüreğimde sızım var

Tarihlerde izim var

Kocaman bir mazim var

Kerküklüyüm Türkmen’im

Türklüğün unvanıyım

Sevginin vicdanıyım

Oğuzun al kanıyım

Kerküklüyüm Türkmen’im

***

Ben Kerkük’üm Çanakkale

Ben Kerkük’üm. Çanakkale
Zorla beni Anam’dan kopardılar
Yardan uzaklara apardılar
Zaman zaman kırık gönlümü yapardılar
Ben Kerkük’üm Çanakkale
Dim dik ayaktayım yaşıyorum hele.

**

Ben Kerkük’üm. Çanakkale
Bayrağımı Atam eliyle çizmiş,
Kıbrıs’ın Türk Bayrağı gibi
Birine beyaz, birine gök mavi
Rengi vermiş,
Birine Yavru Vatan
Birine Bala Vatan demiş.
Ben Kerkük’üm. Çanakkale
Petrolüm başıma bela.

**

Ben Kerkük’üm. Çanakkale
Oğuzlardan gelmişem
Sırtıma kültür hazinemi almışam
Yetmez mi bugüne kadar
Dilimle, şiirimle, müziğimle
Horyatımla ayakta kalmışam.
Ben Kerkük’üm. Çanakkale
Daldalanmışım bir kırık dala.

**

Ben Kerkük’üm. Çanakkale
Derdime derd çatırı
Senin için ne güneşler batırı
Şehidim sende yatırı
Kalbim her an senin için atırı.
Ben Kerkük’üm. Çanakkale.
Ben Kerkük’üm. Çanakkale
Müjdele Özgürlüğü bana                                                                                                  Canım kurban Anavatana.

Ben Kerkük’üm. Çanakkale

Ben Kerkük’üm. Çanakkale
**

Zaman zaman Türkmen şairleri, her platformda ana vatana haykırarak, haklı olarak sevgilerini ve sitemlerini dile getirdirler. Ancak bu duygularını şiir ve horyatla gizli mesaj ve cinaslı horyatlar yoluyla ifade ederlerdi.

O Nil daha

Kurumaz o Nil[1] daha

Bes sele senivem Yar[2]

Beklerim on yıl daha

**

O yanmadı

Oyattim[3] oyanmadı

İkimiz bir ateşete

Men yandım O yanmadı

40 yıl şiir okudum

Ankara Oyanmadı

**

Oyan kara

Bu yan ak oyan kara

Kerkük’e yan bakanın

Gözlerin oy Ankara…

**

Irak’ta Türkler son yüzyıldır Türkiye’nin hasreti ile yaşamaktadırlar. Bunu şairlerinin dizelerinde horyat yazarların horyatlarını görüyoruz ve okuyoruz. Bu hasret belki yıllar boyu sürecek belki bizler göremeyebiliriz. Ama mutlaka çocuklarımız görecektir. Bu inançla sayın rektörün bana verdiği “Az Kaldı” ayağıyla güzel bir dörtlük düzerek, kendisine armağan ettik.

Aşıklarda saz kaldı

Güzellerde naz kaldı

Dayan[4] Kerküküm dayan

Kavuşmağa az kaldı

Teşekkürler Ardahan Üniversitesi

“Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Aşık Günleri” etkinliğinin üçüncüsünü düzenleyen Ardahan Üniversitesi, başarılı bir şekilde etkinliği sonlandırdı. Bu bağlamda tüm katılımcıların benimle hem fikir olduklarına kesinlikle şüphem yoktur ki Sayın Rektör Prof. Dr. Mehmet Biber ve Yardımcısı Prof. Dr. Şakir Aydoğan tüm zamanlarını bu etkinliğe ayırdılar. Dört gün gece gündüz şair ve aşıklarla her saat her etkinlikte herkesin önünde ve yanında olduklarını gördük. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine ve gecenin son saatlerine değin şair ve aşıklarla sohbet eden, ilgi ve alaka gösteren böyle ikiliyi bir Rektör ve rektör yardımcısını ben şahsen hiç görmemiştim. 25 yıldır Türkiye ve yurt dışındaki üniversitelerde onlarca konferans ve etkinliğe katıldığımda tüm yetkililer resmi açılış veya makam kabulü ardından da kapanış ve diploma dağıtımında hazır olurlar. Yani protokol gereği. Ama Ardahan Üniversitesi Rektörü ve yardımcısı tam tersine gerçek bir ev sahipliği yaptılar. Artık sözün bittiği yerdeyim. Ne dersem ne yazarsam bu iki değerli kardeşimiz hakkında azdır. Burada unutmayalım ki hazırlık aşamasında organizasyonda yer alan Dr. Mehmet Kıldıroğlu, Ferman Karaçam, Yaşar Bayar, Mehmet Yaşar Genç ve Serkan Balcı ile eşi Gülşen Kaya Balcı’ya teşekkür etmeyi de bir borç biliyorum.

[1] Mısır’da bulunan Nil nehri

[2] Yar kelimesi burada “Türkiye” yi hitap ediyor

[3] Uyandırdım.

[4] Diren