Türkmeneli’nde Aşklar Geleneği

Türkmeneli’nde Aşklar Geleneği

Dr. Şemsettin Küzeci

        Özet:

       Türkmeneli; Yüzyılından beri Irak’ta mücadele veren, Irak Türklerinin yaşadıkları bölgelerin adıdır. 54H./674M. yıllarında Orta Asya ve Azerbaycan’dan Irak topraklarına göç eden Türkmenler, yanlarında; dil, kültür, edebiyat, sanat ve gelenek-göreneklerini de gitmişlerdir.

       Oğuz boylarından olan Türkmen toplumu tarih boyunca Irak topraklarında kurulan 6 Türk devletine tanıklık etmişler ve içinde yar almışlardır.

Irak Türkleri 1534-1918 yılları arasında Osmanlı tarafından yönetilmiş ve Nesimi ile yazılı edebiyatı başlamıştır. Fuzuli ve Ahdi ile devam eden Türkmen/Türk edebiyatı günümüze kadar gelen süreçte varlık göstermektedir.

       Osmanlı sonrası,1921’de kurulan Irak devleti sürecinde Irak’ta kültür ve sanat yeni bir dönüm noktasına girmiştir. Bağımsız Türkmen kültürünün ilk adımları atılmıştır. Sanat alanında; Molla Sabır, Molla Taha, İzzettin Nimet, Reşe Küle Rıza, Mustafa Kalayı, Mehmet Gülboy, Abdülvahit Küzeci vd. gibi isimler ortaya çıkmışlardır.

       Irak’ta aşıklık geleneği ise, eskiden sazları ile köy, kasaba ve şehir şehir dolaşan bazı havalar okuyanlara “Aşık” denirlerdi. Okunan Havalara da Türkmen edebiyatı literatüründe. “Aşık Havaları” olarak yer alır.

       Birinci dünya savaşı öncesi vefat eden “Aşık Abbas” Irak’ta ilk aşık havalarını okuyan kişidir. Ancak, Türkmen araştırmacısı Ata Terzibaşı’ya göre elinde bulunan tek örnekte söz ve ezgi bakımından kafiye bozukluğu olduğu için zikredilmesini uygun görmemiştir.

       Türkmeneli bölgesinin Musul’a bağlı Türkmen ilçesi olan Telafer’de 1900’lı yıllarda literatüre geçen ilk aşık geleneği Rıza Ubeyd, Muhammed Ali Kıydı, Muhammed Sait Mısri, Zeynelabidin Rıza, Rıza Abbav ve Yasin Yahyaoğlu. Şimdi ise, bu geleneği başarılı bir şekilde Ahmet Rıza Abbav sürdürmektedir. Kerkük’e bağlı Dakuk kasabası ve Tuzhurmatu ilçelerinde günümüze kadar bu gelenek Tekke ve Hüseyniye’lerde devam ettirilmektedir.

       Irak Türkmen edebiyatında Anadolu’da olduğu gibi fazla yer tutmayan Aşklar geleneği kırsal kesimlerde yoğun daha yaygın olarak icra edilmektedir. Bu konudaki araştırmalar, Türkmeneli edebiyatının 1960-1970 yılları arasında bariz bir şekilde göze çarpmaktadır. Zira o dönemde köy ve kasabalarda televizyon ve diğer yayın organlarının ulaşmadığı için insanlar bu gibi sözlü ve sazlı eğlencelere önem veriyorlardı.

       Türkmeneli bölgesinde sürdürülmekte olan Aşıklık geleneği Telafer’de Rıza Abbav’un oğlu Ahmet Rıza Abbav, Dakuk’ta Semin Hasan, Ali Abdülkerim, Tuzhurmatu’da Hamza Hüseyin Tuzlu, Ali Benne, Ahmet Tuzlu, Kerkük’te Eyüp Meyyas, Ali İnceparmak ve başkaları bu geleneğinin temsilcileri olarak bilinmektedir.

       Kerkük’te aşıklar geleneği başka bir yöntemle icra edilir. İki aşık sazı ile Kerkük hoyratlarını karşılıklı olarak “atışırlar” örnek olarak “gül” ile başlar ve gül ile de bitmesi gerekir. Her hangi aşık “gül” den başka bir şeyler söylerse kaybettiği ilan edilir.

 Anahtar sözlükler: Kerkük, Telafer, Türkmeneli, Aşık, Türkmen, Ata Terzibaşı

 

 Tradition of Love in Turkmeneli

Dr. Semsettin Kuzeci

Summary:

 Turkmeneli; It is the name of the regions where Iraqi Turks have been fighting in Iraq since 674. 54H./674M. The Turkmens who migrated from Central Asia and Azerbaijan to the Iraqi lands during the years of language, culture, literature, art and traditions have gone.

Turkmen society, which is one of the Oghuz tribes, has witnessed 6 Turkish states established in Iraq throughout history and they have been part of it.

Iraqi Turks were ruled by the Ottomans between 1534-1918 and their written literature began with Nesimi. Turkmen/Turkish literature, which continues with Fuzuli and Ahdi, has existed in the process that has come to the present.

After the Ottoman Empire, the first steps of the independent Turkmen culture were taken as the beginning of a new era of culture and art in Iraq during the period of the Iraqi state established in 1921. In the field of art; Names such as Bezvene, Reşe Küle Rıza, İzzettin Nimet, Mustafa Kalay and Mehmet Gülboy emerged.

As for the tradition of love in Iraq, those who sang some airs with their saz, circulating in villages, towns and cities, were called “Aşık”. Reading Havalara is also included in the literature of Turkmen literature as “Aşık Havaları”.

“Aşık Abbas”, who passed away before the first world war, is the person who read the first love songs in Iraq. However, according to the Turkmen researcher Ata Terzibaşı, he did not consider it appropriate to be mentioned because the only example he had was a rhyme defect in terms of words and melody.

In Telafer, the Turkmen district of the Turkmeneli region of Mosul, the first minstrel tradition, which entered the literature in the 1960s, started with Yasin Yahyaoğlu. Later, this tradition has been continued in the town of Dakuk and Tuzhurmatu districts of Kirkuk until today.

The tradition of Love, which does not occupy much place in Iraqi Turkmen literature, is intensely performed in rural areas. Researches on this subject stand out clearly between the years of 1960-1970 in Iraqi Turkmen literature. Because at that time, people gave importance to such verbal and instrumental entertainments as television and other broadcasting organs did not reach the villages and towns.

In the Turkmeneli region of Iraq, the tradition of minstrelsy is still maintained. In Tal Afar, Rıza Abbav’s son Ahmet Rıza Abbav, in Dakuk Semin Hasan, Ali Abdülkerim, in Tuzhurmatu Hamza Hüseyin Tuzlu, Ali Benne, Ahmet Tuzlu, İsmet Aşık, in Kirkuk Eyüp Meyyas and others are known as the defenders of this tradition.

In Kirkuk, the tradition of lovers is performed in a different way. Two minstrels “battle” each other with their saz and Kirkuk rough, for example, it starts with “rose” and ends with rose. Any lover who says something from “rose” is declared lost.

Key dictionaries: Kirkuk, Telafer, Turkmeneli, Ashık, Turkmen, Ata Terzibaşı

 

Türkmeneli’nde Aşklar Geleneği

Dr. Şemsettin Küzeci

Giriş:

Türkmeneli, Osmanlı’dan sonra Irak Coğrafyasında yaşam mücadelesi veren Irak Türkmenlerinin yaşadıkları bölgenin adıdır. Kuzeyden Türkiye ve Suriye sınırından başlayarak, Telafer, Musul, Erbil, Altunköprü, Kerkük, Dakuk, 35 Bayat Köyleri, Tuzhurmatu, Amirli, Kifri, Kara Tepe ve Bağdat’ın güneyi Mendeli’ye kadar uzanan bölge Türkmeneli bölgesidir.

Nüfusu 3,5 milyon civarında olan Türkmenler, Oğuz boyuna mensup, konuşma dilleri Azerbaycan Şivesi yazı dilleri ise, İstanbul Türkçesidir.

Irak’ta Türkmen Varlığı 54H.-674M. yıllarına dayanır. O tarihlerde Orta Asya ve Azerbaycan’da göç eden 2000 Savaşçı Türkmen Basra’da Muaviye’nin ordusunda yer alırlar. Tarih boyunca Irak’ta kurulan 6 Türk devleti Selçuklu, Celayir’iler, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Atabeyler ve Osmanlı devletlerin hakimiyetinde 1918 yılına kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Son yüz yılda ise, Irak devleti içerisinde 3. Asil unsur olarak her türlü asimilasyon, sindirme ve yok etme politikalarına karşı varlıklarını korkmuşlardır.

Irak Türkmen dili ve edebiyatı ise, Irak’ta yazılı Türkmen edebiyatı Nesimi ile başlar Fuzuli ile devam eder, Irak’ta Osmanlı hakimiyeti sonrası, 1918’dan günümüze Bağımsız Irak Türkmen (Türkmeneli Edebiyatı) oluşur. Sözlü edebiyatımız ise, tarih boyunca varıymış ve 1918’den sonra da varlığını; Hikâye, Halk Masalları, Halk Şiiriler, Mâni, Horyat, Güfteler, Ağıt ve Destanlarla örnekleri mevcuttur. Bu sözlü edebiyatın icracıları da Şairler, Sanatçılar, Halk Ozanları ve Aşıklardır. Aşıklar genelde bulundukları toplumların sözcüleridir. Türkmeneli’nde Aşıklar, Gazel, Horyat, Ata Sözleri, Şiiri ezbere bilen, adeta söz ve saz ustalarıdır.

Bu çalışmamızda “Türkmeneli’nde Âşıklar Geleneği” konusunu sunmaya çalışacağız. Bu çalışmamızı önce Kerkük’ten başlayarak, sonra Telafer, Erbil ve Tuzhurmatu bölgelerine uzaman yörelerimizin Aşıklar geleneğini inceleyeceğiz.

 Türkmeneli Edebiyatında Aşıklık Geleneği

Âşıklık geleneği, Türk kültüründe önemli bir yer tutuğu gibi Türkmeneli kültüründe de belli bir yere sahiptir.  Ancak, Türkmeneli sözlü edebiyatı, halk şiirimizin önemli bir türü olan horyatlarlar, Aşıkların ana kaynaklarıdır. Aşıkların hemen hemen duygu bulağıdır… Türkmeneli’nde belki adı, türü veya icrası farklı olabilir. Genel anlamda Anadolu’da mâni veya dörtlüklerle icra edilen Âşıklık sanatı, Türkmeneli’nde bazen cinaslı horyatlarla, bazen da 7 heceli, ister terci bent isterse terkip bent olarak koşma şiirlerle söylenir… Türkmeneli Edebiyatında bazı doğaçlama Horyatlar söyleyenlere de aşık söylenebilir. Ancak horyatların türü, içeriği ve usulü dikkate alınarak aşıklığın niteliğini belirler.

Âşıklık geleneği, çağlardan beri ortaya çıkan bir gelenektir. Söylenen şiir türleri özelliğini nesilden nesle aktararak önemli bir kültür hazinesidir. Türkmeneli’nde Aşıklık geleneği yüzyıllardan beri vermiş ve halde devam ediyor. Ancak tarzı ve icrası Anadolu ile bazen farklı oluyor. Bölgenin farklı kültürlere entegre olması ve siyasi nedenlerden dolayı Türkçenin yozlaşması gibi etkenler, Türkmeneli’nde Aşıklık geleneğini hasa bir tarzda kalıplaştırmıştır.

Türkmeneli Bölgesinde Aşıklık geleneğinin icrası; İlahi ve Tenzile Havası, Gazel Havası, Aşık Havası, Karabağ Havası, Nefes Havası, Kerem Havası ve Horyat Havalarında görünebilir. Bu özelliklere sahip olan Türkmeneli Aşıklık geleneği ister sazlı ister sazsız olarak icrası Anadolu ve ya Türk dünyasından belki daha çok farklı kılınmıştır.

Türkmeneli Edebiyatında Aşık Havaları

Türkmeneli Edebiyatında Aşıklar Havalarına baktığımızda Kerkük’te Aşık Abbas, Telafer’de Rıza Ubeyd, Muhammed Ali Kıydı, Muhammed Sait Mısri, Zeynelabidin Rıza, Rıza Abbav, Yasin Yahyaoğlu ve Yunus Baba, Kerkük’ün Dakuk İlçesinde ise, yine Tesavvuf ve Bektaşi akımları ile Aşıklık geleneği ortaya çıkmıştır. Tekke ve Hüseyniye’lerde sazlı ve sözlü oturumlarda Aşıklık geleneği baş gösterir. Ancak, genel olarak Hz. Ali, Hz. Hüseyin ve Hasan için methiyeler ağır basar. Aşık Rıza (1867-1955) ‘dan iki  örnek: (Terzibaşı, 1989)

(1)

Saqi bir mey sun canan aşqına

Erenler meclisi erkân aşqına

Birlikle olunup mürşidler pirler

Can be can olan ihvan aşqına

İbrahim’e ateş qoy gülzar olsun

İsmail’e inen qurban aşqına

 Bizi mest eyle bir teselliyle

Gönül tahtındaki sultan aşqına

Gözeldir cemimiz doldur camı gez

Bu devram hoş olsun qurban aşqına

Başımız kesilse dönmez ikrardan

Mevlâya arz eyle peyman aşqına

Mevlânın kuludur Aşık Rıza’mı

Canından vazgeçmiş canan aşqına

(2)

Aşağı Zeve’de[1]Ağa İmam Ahmed

Yuxarı Zeve’de Han İmam Mehemmed

Size sultan derler dünya u qıyamet

Bina vurub dayağıydı Kerkük’ün

 

Bir himmet etsev[2] besimdi besim[3]

İmam Rıza’p meşhed qardaşı İmam Qasım[4]

Şule verib çerağıydı Kerkük’ün

Havışına[5] döşenib üç daşı mermer

Sanduqun açanda veri(r) qoxu misk ü amber

Qel’e’de yatan Danyal Peğember[6]

Cenge vurub aslanıydı Kerkük’ün

Kimi benge vurub kimi raqıya

Kimi al bursaya kimi kimi taqıya

Yığılın gideğin Sultan Saqı’ya”[7]

Şule verib şenliğiydi Kerkük’ü

Türkmeneli Edebiyatında Kerem Havaları

Türkmenli’nin Erbil Şehrinde yaygın olan Kerem Havası, Türkmeneli Edebiyatında Aşık ezgilerinden sayılır. Günümüzde Türkmenler arasında özel bir ezgi tarzıdır. Uzun hava biçiminde keskin bir sesle okunan bu ezgi, Erbil şehrinde daha çok ve ustaca icra edilmektedir. Kerkük’te son yıllarda okunmaya başlandı. Kerkük’e bağlı Tezehurmatu nahiyesinde ve bazı köylerde az da olsa Kerem Havasına meraklılıkları vardır.

Horyat tarzında olduğu gibi Kerem Havasıyla da atışmalar yapılmaktadır. Ancak bu atışmalar, mazmun bakımından Hoyrattaki cevap alıp verme sanatını pek ifade edememektedir. Nitekim okuyucular gelişi güzel olarak Aşık Kerem’in koşmalarından aldıkları bentleri, karşılıklı biçimde belirli bir ezgiyle söylerler. Atışmalı Kerem Havası çok kez sonda Delihaseni Horyatıyla bağlanır. (Terzibaşı, 1989)

Erbil’de söylenen Kerem Havasının bazı metinleri Aşık Kerem’in şiirlerinden alınmıştır. Bazı metinler de okuyucuların veya başka şairler tarafından ya horyat tarzında yada dörtlükler halinde okunur. Bazen de şiir tarzında yazılan şiirlerden doğaçlama olarak da okunan Kerem havaları vardır.

Erbil’de Kerem Havasını iyi derecede icra edenler arasında üç beş isim vardır. Onlardan ünlü makamşinas ve ses sanatçısı keskin sesiyle bilinen Hacı Cemil Kapkapçı, gür ve yakıcı sesiyle Haydar Abdurrahman (Keçel Haydar), Mişko, Mikail, Reşat Efendi ve bu aşıklık geleneğinin son temsilcisi Seyit İsmail başta gelmektedirler. Bu isimler icra ettikleri Kerem Havasını bazen saz eşliğinde bazen de sazsız olarak seslerinin güzelliğini de sözlere katarak bu havaya farklı bir renk katmış olurlar. Bu tür havalar okuyucular arasında atışmalara da dönüşür. Sanatçılar aralarında bire dörtlük okuyarak sırasıyla bir yarışa girmiş gibi kendilerini ayarlarlar. Yukarıdaki isimlerin dışında Erbilli Yunus Hattat’in 1977’de Bağdat radyosu Türkmence bölümünde Kerem Havasını banda alarak merakla dinleniyordu. Kerkük’te Tezehurmatu’lu sanatçı Şükür Hayara da bu havayı başka sözlerle müzikli olarak kendi sesiyle 1960 yıllarında yine radyoda seslendirmiştir.  Son yıllarda yine Erbil’de bir gür sese rastladık adı Cebrail İsmail adında yaşlı birisi. Sosyal Medya ve TEBA Organizasyonunda sesini duyururken dikkatleri üzerine çekmiştir. Demek ki, halen bu tür aşıklık geleneği günümüze kadar Erbil’de orijinalini bozmadan okunmaktadır…

Erbil aşıkları ve icracıları tarafından icra edilen Kerem Havasından örnekler:

 

  1. Ay Ağalar

Şoxum[8] deresinnen endi ceyranın sürüsü

Sürüden ayrıldı ceyranın birisi

Aman Allah

Avcı vurmuş xoş etmiş nergiz derisi

Qaç quzulu ceyran yad avcı geldi

 

Aman Allah

Avcı vurmuş al qanın bayaz topuğuna sındırmış

Mor miçekleri[9] ala gözüne qondurmuş

Ox atmış avcı gevlin[10] yandırmış

Qaç quzulu ceyran yad avcı geldi

 

Ay ağalar

Böyle mi olur avcıların töresi

Qoltuğunnan vurmuş sızlar yarası

Ay xalıq

Nece bin Loqman gibi cerrahlar geldi bulmadı çarası

Qaç quzulu ceyran yad avcı geldi

Ay ağalar

Anadan babadan tobalıydım[11] getmiyeydim bu ceyranın avına

Ay xalıq

Felek meni saldı bu nazik dilberin davına[12]

Aman Allah

Selevin[13] İmam Ali İmam Abbas’ın aşqına

Yandı ciğerim xun oldu bugün

  1. Ay ağalar

Yarın efkârınnan yarın ğeminnen

Mene bir acayip hal oldu bugün

Derdim biriyken bine yetti

Yandı ağ ciğerim kül oldu bugün

Aman Allah

Dumamın[14]qanatı bir qarış telden

Çekerem ğeribliğ ne gelir elden

Naşı[15] bülbüliydim ayrıldım gülden

Bülbülüm gülümnen dûr oldu bugün

Ay ağalar

Axtı gözüm yaşı oldu bir ırmağ

Mene haram oldun bu yerde durmağ

Ne çetün bazardı yardan ayrılmağ

Gecemle gündüzüm zar oldu bugün

Ay ağalar

Aşıq Kerem eder ben nedeyim

Dostun eline xeber edeyim

Başım alıb diyar diyar gideyim

Görmediğim dağlar yol oldu bugün 

  1. Yüce yüce dağlarda kervan gider yol eyler

Su durur yanlarda seylab gelip göl eyler

Ay ağalar

Üç güzeldi mene pencereden el eyler

Haxsıydan[16] şad edim yoxlar gevil seni

Ay ağalar

Birisinin eli altım iğneli

Birisinin köşkü[17] çarpraz[18] düğmeli

Üçü gözeldi biri birinden ögmeli

Haxsıydan şad edim yoxlar gevil seni

Ay ağalar

Birinin aracjı[19]keskündü[20] içilmez

Birinin suqaqı çamurdu(r) geçilmez

Üç güzeldi hiç biri birinden seçilmez

Haxsıydan şad edim yoxlar gevil seni

 Türkmeneli Edebiyatında İlahi ve Tenzile Havaları

Aşıklık geleneğinin önemli bir yönünde İlahi Aşktır. Allah’a peygambere ve evliyalara âşık olmak onların hüsnü ahlakına karşı şiirler ve güzel sözler yakmak Aşıklığın en önemli türlerinden biri olmalıdır…Bu tür havalar genelde mevlidi şeriflerde sık sık rastlanır. Özellikle de neşeli mevlitlerde Horyat atışmaları ve ayrıca aynı makamda gazel atışmalarına rastlanır. Bu bağlamda Türkmeneli şairlerinden Sami Yusuf Tütüncü’nün bu alandaki ilahi tarzda yazdığı örneği aşağıya alıyoruz: Bir Horyat atışması ile bir tenzile… (Tütüncü, 2010)

    1.Okuyucu

Muhammed’i

Hak sever Muhammed’i

Dünyanı yaratmadan

Yarattı Muhammed’i.

 

  1. Okuyucu

Altesbihiv zikreyle

Her nimte şüküreyle

Yük ağır menzil uzağ

Gel bu yola fikreyle

**

YARAB CENNETİ

Yarab cenneti’ nasibim eyle

Can Muhammed’i şafiim eyle

Yüce Kuran’ı tabibim eyle

Yarab cenneti’ nasibim eyle

Can Muhammed’i şafiim eyle

Yarab hâkimsin her hüküm sende

Zelil durmuşam karşında ben de

Rahmetin yoksa kurtarmaz canda

Yarab cenneti’ nasibim eyle

Can Muhammed’i şafiim eyle

 

Yarab kuvvet ver ruhum çıkanda

Ah izraile gözüm bakanda

Sessizce ruhum arşa kalkanda

Yarab cenneti’ nasibim eyle

Can Muhammed’i şafiim eyle

 

Yarab suçumu bağışla nolu

Yarab günahın çetindi yolu

Yarab cennete kavuştur kulu

Yarab cenneti’ nasibim eyle

Can Muhammed’i şafiim eyle

 

“Hac Sami” ağlar fani dünyada

Ölüm mahşeri salginan yâda

Rahmeden varsa hudadır huda

Yarab cenneti’ nasibim eyle

Can Muhammed’i şafiim eyle

 Osmanlı’dan Sonra Irak-Türkmeneli’nde Aşıklık Geleneğinin Gelişmesi

Osmanlı’nın şimdiki Irak’ı (O dönemin Bağdat, Basra ve Musul) olan vilayetlerini idare ettiği dönemde Musul’un bir sancağı olan Kerkük’te ve Türkmeneli Bölgelerinde Aşıklar, şehirden şehre, köyden köye dolaşarak sazıyla, sözüyle, sesiyle özel havalar okurlardı. Bu tür ezgilere “Aşık Havaları” diyoruz. Kerkük’te Birinci Dünya Savaşı öncesi vefat eden “Aşık Abbas” adında bir yaşlı sanatkardan söz edilirdi. Kaynaklara göre Kerküklü olan bu Aşık ara sıra Güney ve Güneydoğu Anadolu’ya seyahatler yapar, şiirlerini, saz eşliğinde söylermiş. (Terzibaşı,1980)

Türkmeneli’nin Kuzeyinde Telafer Şehri’nde bu gelenek diğer bölgelerden daha yaygın hale gelmiştir. Bölgenin Suriye ve Türkiye ile sınır hattı olması nedeniyle Aşıklar daha ciddi etkilenmişlerdir. Bu bağlamda Telafer’de Aşıklık geleneğinin duayenlerinden

Yine Musul’a bağlı Telafer ilçesinde ve köylerinde Aşıklar Havasına sıkça rastlanmaktadır. Telafer’de son 100 yılda Bektaşi ve Tesavvuf türleri ile yaygınlaşan aşıklar geleneği, Pir Sultan, Seyrani, Yemini, Hayrini, Şey Nizam, Hatai’nin tekke ve cem evlerinde Hz. Ali’ye okunan methiyeler ve Hakiket (Deyiş)lerle saz eşliğinde sözlü olarak icar edilirdi. Buradan yola çıkarak Aşklık geleneği Telafer’de uzun yolaldı. Telafer’in son yüzyıldaki aşıkları; Rıza Ubeyd, Muhammed Ali Kıydı, Muhammed Sait Mısri, Zeynelabidin Rıza, Rıza Abbav ve Yasin Yahyaoğlu gibi isimler Telafer’de Aşıklık geleneğini icra eden ve yayılmasında rol oynayan sanatçılardır.  Aynı zamanda Yunus Baba Tekkesi ve sahibi olan Yunus Dede olarak bu geleneğe sahip çıktı. Hem sözüyle hem de sazıyla aşıklar için bir okul niteliğinde idi. Vefatından sonra oğlu Ali Baba da aynı yolda Aşıklık geleneğini uzun bir süre devam ettirdi.

 Telaferli Yasin Yahyaoğlu ve Aşıklık Sanatı

Telafer’de aşıklık geleneğini sürdüren yukarıda zikrettiğimiz isimlerden biri Sanatçı kimliğiyle bilinen Yasin Yahyaoğlu’dur[21]. Yahyaoğlu Telafer ’deki Aşıklık geleneğini sazıyla Telafer dışına taşıdı. 1 Şubat 1959 tarihinde Bağdat’ta açılan Türkmence radyosunda İlk Telafer Türkülerini (aşık havlarını) okudu ve tüm Irak’a yaydı. Daha sonra 1967 yılında Kerkük’te açılan Türkmence TV yayınında sazıyla siyah beyaz olarak Telafer aşık havalarını kayıt altına aldı. Yasin Yahyaoğlu tek kişilik orkestra misali Sazıyla Aşık havlarından “Aşk Elinden Yandı Canım”[22] deyişi seslendirmiştir:

Aşk elinden yandı canım yare bilmem neyliyim

Kesilip sabr u kararım çare bilmem neyliyim

Bir yanımda kanlı düşman bir yanımda ta’n-i halk

Ara yerde kalmışım ben ara bilmem neyliyim

Nedeyim o cenneti hükmüm ona revan değil

Taze gülşenler açılmış derebilmem neyliyim

Karşımızda iki hâkim biri dilli biri ker[23]

Dillinin verdim cevabın kere bilmem neyliyim

Yiğidem öldürseler dostun yolundan dönmenem

Dostumu dara çekibler dara bilmem neyliyim

Yar vücudun pare pare yare çare kılsalar

Yaralardan kanlar akar sarabilmem neyliyim

 Günümüzde Telafer’de belki onlarca genç ozanlar ve aşıklar sazlarıyla sözleriyle bu geleneği sürdürmektedirler. Ancak bunların arasında kurallara ve geleneğe uygun bir şekilde Aşıklık Geleneğini icra eden Aşık Rıza Abbav’un oğlu Ahmet Rıza Abbav’dır. Telafer’de Aşıklara ilham kaynağı olan bazı şairler de katkı sağlamaktadırlar. Yazmış oldukları Aşk şiirleri Aşıklar tarafından sazlarıyla beraber icara edilir. Onlardan da eskinde Telaferli Duayen Şair Felekoğlu ve şimdi ise, Miktad Havdioğlu’dur. Bu konuda Araştırmacı, Şair ve yazar Rıza Çokaoğlu Miktad Havdi’nin Telafer Şairleri arasında Aşk Şairlerinin elçisi olduğunu yazıyordur:

Telafer topluluğu zengin bir Folklor ve şifahi halk edebiyatına sahip bir topluluktur. Geçen yüzyılın ikinci yarısından sonra burada milli şuûr doğuşu ve edebi devinim yaşandı. O tarihten önce (Derviş Hüseyin) adında bir softa şair bulunuyorsa da hakiki Devinim (Felekoğlu) ile başladı ve ardından peşisıra şairler edebi sahaya çıktılar bunların birisi de şair (Mikdat Havdi) dir.  Mikdat Havdioğlu Telefer şairleri arasında ön sırada gelen Şairlerin birisidir. Şiirin diğer konularında yanısıra değinen bu şairin şiirlerinde daha fazla sevgi ve âşk konuları ağır basar. Gönülün ince tellerine dokunan (güzelleme) denen âşk ve sevgi şiirlerini ince, sade ve akıcı bir dille işleyen Mikdat Havdioğlu gerçekten Telafer’de âşık edebiyatının temsilcisi sayılır. (Çolakoğlu, 2020)

Ben Allaha âşığım başkasını yar istemem

Bahtiyarım ben bu işte başka bir kâr istemem

Bahar olsun bütün cihan ötsün sevda kuşları

Taze gülşen nar içinde bitmesin xar istemem

Sevgi dolu barış dolu bir dünya isterem ben

Olmasın kimse dünyada derde duçar istemem

 Türkmeneli Aşıklar Geleneğinde NEFES atışmaları

Türkmeneli halk edebiyatında özellikle tekke edebiyat olarak bilinen edebi türlerden Nefes geleneği Aşıklar tarafından Tekkelerde saz eşliğinde icra edilir. İçerik konusunda genelde Allah aşkı Hz. Ali ve Evliyalar sevgisi ile ilgili içerikler seslendirilir. Bir kafiye ve cinas ayaklar üzerine dörtlükler söylenir. Aşağıya “Gül” ile “Lale” arasında geçen bir NEFES örneği sunuyoruz.

Birgün bahseyledi gül ile lala[24]

Gül dedi bugün devran benimdür

Senin ne heddin var ey miskin lala

Emreylesem bugün ferman benimdür

 

Lala dedi lalayam leçekli[25]

Çevre yanım elvan elvan[26]çiçekli

Dertlilere derman Loqman göçekli

Hazaran dertlere derman benimdür

 

Gül de dedi bağca benim bağ benim

Çekiliptir[27]sol yanımda sağ benim

Gece gündüz hizmet eyler bağbanım[28]

Açılan benevşe reyhan benimdür

 

Lala dedi bugün menim vaxtımdır

Dağların sinesi elvend[29] taxtımdır

Ne murad istesem imdi vaxtımdır

Her kim çıqar ise seyran benimdür

 

Gül de dedi yatmışıydım ayıldım

Erenlerin meclisinde sayıldım

Elden ele dilden dile yayıldım

Dillerde söylenen destan benimdür

 

Lala diyer[30]men lalayam mestiyem[31]

Ol İmam Raza’nın[32] qebri[33]üstüyem

Hazret-i Resül’ün kemer-bestiyem[34]

Göğden enen[35]yeşil Furqan benimdür

 

Gül diyer men Peyğember’in[36]teriyem[37]

Ezelden yoxıydım[38] ondan beriyem

Ağalar yeqin bilin (men) Heyderiyem[39]

Atı düldül Şah-ı Merdan benimdür

 

Resül Peyğember der gelin dos olun

Çıqarın kin kedüreti hüb(ı) olun

Hülle donu xırqa girin[40]post olun

Sizlere gelen noqsan (o da) benimdü

Türkmeneli Edebiyatında Aşklar sanatının Horyat Atışmaları

Aşıklıl geleneğinde Türkmeneli’nde halk şiirinin önemli bir türü olan horyat, hoyrat, koryat, koyrat bir duygu ve düşünceyi dile getiren 4 misra veya daha fazla, yedi heceli cinaslı ve dörtlükler şeklinde yazılan Türkmen toplumunun ana kimliği ve öz edebiyatıdır. Aynı zamanda yüzyıldır Türkmenli-Irak coğrafyasında Türkmenlerin özellikle de Kerküklülerin Edebiyat Tılsımıdır.

Aşıklar da sazları ile bu türü benimsemiş, sezmiş, düzmüş, yazmış ve söylemiştir. Meclislerde aşıklar sazları ile horyat söyleyerek meclisi şenlendirirler. Bir mecliste 2 veya 2’den fazla âşık olursa sırasıyla okurlar, daha sonra aralarında horyat atışmaları yaparlar. Ancak söylenen horyatlar bir ayak veya cinas üzerine devam eder, ayaktan farklı bir şey söyleyen kaybetmiş olur.  Örneği

Güle nez,

Bülbül eyler güle naz

Endim dost bakçesine

Ağlıyan çok gülen az

 

Gülen az

Alayan çox gülen az

Kör olsun bülbü göziv

Sen öğrettiv güle naz

 

Gül eller

Bağda bağvan gül eller

Bir yiğit yoksul olsa

Selediller güleller

Gül ekim

Bağvan oldum gül ekim

Bülbül baş alsa getse

Daha konar güle kim?

Cinazsız atışmalı horyatlar: 

Sürüm üze

Ver merhem sürüm üze

Güvendiğimi çoban

Kurt saldı sürümüze

Yada yol

Ya saç tara yada yol

Yad yolu tanımazdı

Biz gösterdiği Yada yol

Oyanmadı

Oyattım oyanmadı

100 yıl horyat okuduk

Ankara oyanmadı

İkimiz bir ataşta

Biz yandık o yanmadı…

 

Oyan kara

Bu yan ak oyan kara

Kerkük’e yan bakanın

Gözlerin oy Ankara

 

Çağırın Paşa gelsin

O gevli şüşe gelsin

Ya bize bir rehmetsin

Ya bizden haşa gelsin…

 

Kerküklüyem siz bilin

Keserem düşman dilin

Neft döküp yandırsalar

Terk etmem Türkmen dilin

 

Kerküküm merd Kerküküm

Milleti sert Kerküküm

İçinde yadlar girip

Çekiri dert Kerküküm

 

Kul kaçtı kazı kaldı

Yazılmış yazı kaldı

El kaldırın Allah’a

Zalimin azı kaldı.

Sonuç

 Türkmeneli’nde Aşıklık geleneği Osmanlı döneminden bu yana varlığı bilinmektedir. Osmanlı sonrası da Kerkük, Tezehurmatu, Dakuk, Tuzhurmatu ve en yaygın olan Telafer bölgesinde varlığını günümüze kadar devam ettirmektedir. Türkmeneli’nde Aşıklar sazlarını ilham kaynağı olarak kullanmaktadırlar. Ayrıca Türkmeneli’nin Bayat köylerinde her evde mutlaka bir saz duvara asılır ve o evinin Bektaşi olduğunu da gösterir… Bazen de saz ve söz sevenleri sazı süs olarak evlerinin duvarlarında bulundururlar.

 Kaynaklar:

– Ata Terzibaşı (1980). Kerkük Havaları. Ötüken Yayınları. Ankara

– Ata Terzibaşı (1989). Kerkük Havaları 1. Cilt. Bağdat.

– Sami Yusuf Tütüncü (2010). Mahpus Duygular. Ankara

– Suphi Saatçi (1997). Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi. Ankara

– Şemsettin Küzeci (2006). Kerkük Şairleri. DGTYB Yayınları. Ankara

– Rıza Çolakoğlu, www.bizturkmeniz.com 1 Eylül 2020

– Miktad Havioğlu. Telaferli Şair. Mülakat. 23 Temmuz 2021.Ankara

– Şemsettin Veli Erbilli. Şair, Mülakat. 22 Temmuz 2021. Sosyal Medya

– Yasin Yahyaoğlu, Akademisyen, Sanatçı ve Şair. Mülakat. 1 Temmuz 2021. Sosyal Medya

[1] Kerkük’te semt adı

[2] Etsen

[3] Bana yeter

[4] Kerkük’te türbe ve cami

[5] Avlusuna

[6] Kerkük Kalesi’nde eski bir cami

[7] Kerkük Tisin bölgesinde bir yatırın adı

[8] Sürülmemiş tarla

[9] Sivri sinekleri

[10] Gönlün

[11] Tövbeliydim

[12] Tuzağına

[13] Söyleyin

[14] Turnamın

[15] Acemi, amatör

[16] Hangisiyle

[17] Göğsü

[18] Çapraz

[19] Rakısı

[20] Keskindir

[21] Irak Türkmen Sanatçısı, Akademisyen ve Radyo TV yönetmenliği Uzmanı. ABD’de yaşamaktadır.

[22] Bu Aşık deyişi TRT Repertuvarında No: 4620; Kerkük Türküleri – Telafer Yöresi adı altında kayıtlıdır.

[23] Sağır

[24] Lale

[25] Üçgen biçiminde olan ve kadınların başına bağlanan örtü

[26] Renkli

[27] Çekilmiştir

[28] Bağcıyım,

[29] Elvan

[30] Der

[31] Mestiyim

[32] Rıza’nın

[33] Kabri, mezarı

[34]Kemer bağlayanıyım

[35] İnen

[36] Peygamber’in

[37] Teriyim

[38] Yok idim,

[39] Haydarîyim

[40] Giyin