Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi tarafından her ayın başında icra edilen ‘Türk Dünyası Edebiyatı’ programı gerçekleştirildi. Üniversite öğrencilerinin ilgi gösterdiği programda ‘Kazak Edebiyatı’ tarihsel süreçleriyle enine boyuna tartışıldı.
4 Haziran 2022 tarihinde TYB Ankara Şubesi’nde gerçekleştirilen etkinlikte programının Genel Koordinatörü ve TYB Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Şemsettin Küzeci, TYB’nin Türk Dünyası Edebiyatı’na büyük önem verdiğini, Türki Cumhuriyetlerde edebiyat programları düzenlediğini belirterek, Kazakistan’da yapılan Türkçenin 12. Uluslararası Şiir Şöleni’nde yaşadığı bir hatırasını paylaştı, Türk Dünyası Edebiyatı’nın kökü derinlerde olan çok zengin bir edebiyat olduğunu işaret eden Dr. Küzeci, “Kırım edebiyatı ve Kıbrıs edebiyatını konuştuk. Bugün Kazak edebiyatını konuşuyoruz. İnşallah her ay bir Türk topluğunun edebiyatını dinleyicilerle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi.
Programın açış konuşmasını yapan TYB Ankara Şubesi Başkanı Mehmet Sait Uluçay ise, dinleyicilerin arasında gençlerin çoğunlukta olduğunu, bunun için TYB hakkında kısa bir bilgi vereceğini belirterek, TYB’nin kuruluşu, geleneksel haline gelen kültürel etkinlikleri, anma programları ve yayınladığı eserlerle ilgili açıklamalarda bulundu. TYB Ankara Şubesi’nin geleneksel hale gelen ‘Bir Kitap Bir Yazar’, ‘Şairler Meclisi’, ‘Kadim Kitap Okumaları’ ve ‘Türk Dünyası Edebiyat’ programları hakkında bilgiler veren yazar Uluçay, “Bugün kökleri Kazak Hanlığı öncesine kadar uzanan, sözlü edebiyatla başlayan, ilk zamanları daha çok aşk ve kahramanlık konularının işlendiği, 20. Yüzyılın başından itibaren ise daha çok acıların ele alındığı Kazak Edebiyatını ele alacağız “ dedi.
Program, TYB Ankara Şubesi Mehmet Sait Uluçay’ın açış konuşmasından sonra Kazak Edebiyatı Paneli ile devam etti. Panel Kazak Halk Ozanı Asem Erezhekyzy’in dombrasıyla çalıp söylediği Kazak türsüyle başladı.
Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kazak Edebiyatı Uzmanı Doç. Dr. Cemile Kınacı Baran ise, Kazak Edebiyatı’nın temelini efsanelerin, destanların, atasözlerinin yer aldığı sözlü kültürün oluşturduğunu söyledi. Kazan Hanlığı öncesine kadar uzanan Kazak Edebiyatı’nın 20. yüzyılın başında değişime uğradığını dikkat çeken Doç. Dr. Baran, milliyetçi ve yenilikçi aydınların öncülük ettiği bu dönemin özelliğinin milli bir edebiyatın gelişmesi olduğunu söyledi. Çarlık Rusya’sının baskılarını itiraz eden, Kazak Türklerinin özgürlük ve bağımsızlık hareketlerinin temsilcileri olan ve Alaşçılar olarak da bilinen bu aydınların, Alaş Edebiyatı’nın öncüleri olduğunu anlatan Doç. Dr. Cemile Kınacı Baran, bu gurubun siyasi hareket olmasının yanında kültürel bir hareket olduğunu ifade etti. Alaşçı Kazak aydınların, Kazak halkının eğitim ve kültür düzeyini yükselterek milli bir uyanış gerçekleştirmeyi, Kazaklara yönelik Rus asimilasyonuna engel olmayı ve Kazak milli kimliğini korumayı hedeflediklerini anlattı.
Alaşçı Kazak aydınların, gazeteci, eğitimci, şair ve yazarlardan oluştuğunu, büyük bir edebiyat mirası bıraktıklarını anlatan Doç. Dr, Baran, Alaşçı aydınların 20. Yüzyılın başında ortaya koyduğu toplumsal içerikli edebi eserlerin Kazak milli edebiyatının en güzel örneklerini oluşturduğunu ifade etti.
- yüzyıl Kazak Edebiyatını dönemlere ayıran Doç. Dr. Baran, ilk dönemin Sovyet KazakEdebiyatı(1925) olduğunu, bu dönemin Sovyet Kominist Parti’nin güdümüne girdiğini, Sovyetleştirme politikalarının uygulandığını anlattı.
İkinci dönem Kazak Edebiyatı’nın(1928) kırgın ve sürgün dönemi olduğunu işaret eden Doç. Dr. Baran, Alaşçı aydınlarının Stalin tarafından sürgünlere maruz kaldığını, kırgın ve katledildiği bir dönem olduğunu, Kazak şair ve yazarlarının her faaliyetinin Moskova’ya bildirildiği bir süreç olduğunun altını çizdi. Sovyet Yazarlar Birliği’nin etkin olduğu bu süreçte edebiyat türlerinin sosyalist realizm ideolojisi ekseninde yazıldığını, Sovyet toplumun edebiyat üzerinden kurgulandığını vurguladı.
Üçüncü dönem Kazak Edebiyatı’nın (1946) ikinci dünya savaşı sonrasında şekillendiğini belirten Doç. Dr. Baran, İkinci Dünya Savaşı’nın etkisiyle bu dönemde çok az eser ortaya konabildiğini, edebiyatın kıtlık dönemi olduğunu, tek bir Sovyet kimliğinin öne çıktığı diğer kimliklerin yok sayıldığı, cephe romanlarının ağırlıkta olduğu bir dönem olduğunu bildirdi.
Kazak Edebiyatı’nın dördüncü döneminin yenileşme dönemi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Baran, bu dönemde sürgüne maruz kalan, katledilen Alaş Edebiyatçılarının itibarlarının geri iade edildiği, çatışmasızlık, zaman uzaklığı, gerçekleri olduğundan güzel gösterme teorilerinin son bulduğu, Alaşçı aydınların maruz kaldığı haksızlıkların sistemden kaynaklanmadığının, kişilerin hatasından kaynaklandığının altının çizildiği bir süreç olduğunu anlattı. Bu dönemden sonra susan yazarların yazmaya başladığını, eleştirilen bir dille yazılan eserlerin yeniden yayınlandığını anlatan
Doç. Dr. Baran, bu dönemin 1986 yılına kadar sürdüğünü, 1986 yılında yaşanan katliamlardan sonra yeni bir dönemin başladığını söyleyerek, bu beşinci dönemde ortaya çıkan eserlerde ağırlıklı olarak yaşanan travmaların ve şiddetlerin ele alındığını ifade etti.
Kazak Edebiyatı’nın 1990’lardan sonra Kazak Bağımsızlık Edebiyatı’nın başladığını söyleyen Doç. Dr. Baran, bu altıncı dönemde de dini ve milli kimliğinin öne çıktığını, dini, milli, ahlaki ve örfi konuların eserlerde yoğunluk kazandığını, asimilasyon politikalarının eleştirildiği belirtti.
Programda Doç. Dr. Baran, Alaş Kazak Edebiyatı’nın öncüleri olan Abay Kunanbay, Şakirim Kudayberdi. Mağcan Cumabay ve Saken Seyfullin hakkında kısa kısa bilgiler verdi. Halk Ozan’ı Asem Erezhekyzy’de bu Alaşçı aydınların şiirlerinden bestelenmiş türküleri dombrasıyla çalıp söyledi. Doç. Dr. Baran ise, Türkiye’nin kurtuluş savaşına atfen, Mağcan Cumabay tarafından yazılmış “Uzaktaki Kardeşime” adlı şiirini okudu.
Program soru cevaplardan sonra TYB Ankara Şubesi Başkanı Mehmet Sait Uluçay ile Dr. Şemsettin Küzeci’nin panelistlere TYB hediyeleri ile bire “Şükran Belgesi” takdimi ve toplu fotoğraf çekimiyle son buldu. TYB Ankara Şb