Irak Türkmen Kadın Şairleri
Dr. Şemsettin Küzeci
Irak Türkmen kadın edebiyatını iyice inceleyip, araştırıldığımızda, 1918’den önce yalnız bir kadının ismine rastlandığını tespit etmiş bulunuyoruz. O da Kerküklü şair Hicri Dede’nin Riyazülşüara adlı el yazma eserinde kayıt altına alınmıştır. 20 yaşlarında Bağdat’ta Taun hastalığına yakalanan ve 1254H./1829-1830M. Yıllarında vefat eden Resul Havi’nin kızı Şehnaz Hanım, Irak’ın Osmanlı Devleti idaresi altında olduğu yıllarda tek hanım şair olarak gösterilmiştir. Bu hususa, Ata Terzibaşı, 2001 yılında yayınladığı Kerkük Şairleri kitabının 9. cildinde işaret edilmiştir.
Osmanlı Irak’ta çekildikten sonra, 1918‘den bu yana daha doğrusu Irak’ın İngiliz işgali sonrası herhangi bir kadın şairin ismine rastlanmadığı bir gerçektir. Bu durum 1921-1958 yılları arasında yaşanan Kraliyet dönemine kadar sürmüştür. 1958’den sonra Cumhuriyetin ilk yıllarında Irak’ta sosyal gelişmelerin yaşandığı, basın-yayın faaliyetlerinin canlandırıldığı bir dönemde, kadınların da sosyal ve kültürel alanlarda baş göstermeleri dikkat çekmiştir.
1960’tan sonra Bağdat’ta Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın çıkardığı Kardaşlık Dergisi’nin sayfalarında Türkmen kadın isimleri ortaya çıkmıştır. İlk kadın isimlerinden: Hikâyeci ve şair Suphiye Halil Zeki’dir. Daha sonra Erbil’in kültür elçisi şair Nesrin Erbil, yazdığı serbest ve hece vezniyle çağdaş şiirimizin öncü temsilcilerinden biri olarak ismini duyurmuştur. Aynı yıllarda Kifri’den Şekibe Vendavi, Kerkük’ten Nermin Müftü, Remziye Meyas, Firyal İzzet Mehmet Ketene, Aydan Nakip, Pakize Süleyman, Feyha Beyatlı gibi isimler dikkat çekmiştir.
1970 yıllarında Yurt Gazetesi’nin yayınlanmasıyla birlikte Kadriye Ziya, Münevver Molla Hassun, Firdevs Kerküklü, Leyla Merdan, Kazancı Kızı, Zeynep Tuzlu, Gülzar Bayatlı, Necibe Aslı Kızı, Melahat Kasapoğlu gibi isimler göze çarpmıştır. 1980’lerden sonra kadın şair isimleri hızla artmaya başladı.
Bağdat Türkmence Radyosu’nda sunulan “Edebi Mektuplar” ve Kerkük TV’de yayınlanan “Edebiyat Dergisi” programlarının yanısıra Yurt gazetesi, Kardaşlık ve Birlik Sesi dergilerinin yayınlanması da kadın isimlerinin hızla artışını teşvik etmiştir. Bu isimlerden Siham Abdülmecit Zengi, Gülşan Şekerci, Nurhan Yusuf Zeynel, Ayhan Mehdi Hasan Aşıkoğlu, Ayhan Reşit Orankay, Sonay Kasapoğlu, Hatice Mehdi Kazancı, Gülzar Beyatlı (Abla), Güler Nazım Kerküklü, Meysun Kerküklü, Bahar Taha Beyatlı, Müfide Demirci, Sevsen Mecit Tuzlu ve Türkmen gelini Selma Abla (Selma Merdan) gibi isimlerin yayın organlarımızda sıkça adları geçmiştir.
1991-2003 yılları arasında Irak’ın kuzeyinde inşa edilen “Güvenlik Bölgesi” indeki Irak muhaliflerinin tüm etnik grupları, kendi ana dillerinde eğitim veren okullar açıldıktan sonra, 20 civarında dergi ve gazetenin ve yeni kitaplar basılması, kendi ana dilimizde günde 12 saat yayın yapan Türkmen radyosu ve TV kanalının açılması ve kültürel programlar yayınlanması ciddi bir şekilde genç kadın kesimlerini şiir ve horyat yazmaya teşviklerini daha da artırmıştır.
Bütün bu gelişmeler sayesinde bölgede, milli duyguları yansıtan bağımsız yeni bir edebiyat akımı ortaya çıktı. Irak Türkmenleri de bu akımdan nasibini alarak birçok yayına imza attı. Irak Türkmen Cephesi’ne bağlı eğitim ve kültür müdürlüğünün de kurulması, kültürel faaliyetleri daha da hızlandırdı.
Bu dönemde isimlerini duyurulan genç edebiyatçılarımızın yanında kadın edebiyatçılarımızdan: Taife Kasap, Gülser Kerküklü, İpek Kasapoğlu, Lütfüye Türmeli, Muna Bezirgân, Esin Beyatlı, Evin Bezirgân, İnci Oğuzhan, Huda Bezirgân, Muna Kahveci, Serap Selim, Silver Çardağlı, Yanar Kerküklü ve Zeynep Türkmenoğlu gibi isimlerin yıldızı parladı.
1991-2003 yılları ile ilgili 2004’te çıkarmış olduğumuz “Türkmeneli Edebiyatı” kitabımızda konuyla ilgili detaylı bilgilere yer verilmiştir. Yine yukarıdaki yıllar arasında daha önce de belirttiğimiz gibi BM tarafından merkezi hükümete uygulanan ambargo nedeniyle umumiyetle edebiyat ve kültür faaliyetlerine kısıtlama getirilmiştir. Şairler de bu uygulamadan ciddi olarak etkilenmişlerdir. Ancak, şair ve yazarlar kendi imkânlarıyla bazı kitaplar basabilmişlerdir…
2003‘ten sonra dikta rejiminin devrilmesi ve ABD’nin Irak işgali sonrası basın-yayın ve medya kuruluşlarına tartışmalı bir özgürlük getirildikten sonra öne çıkan herkes; kitap, dergi, gazete, TV, radyo ve internet siteleri açması sebebiyle hem mesleğe aykırı hem de dezenformasyon konusunda büyük mesafeler katedilmiştir. Ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen, bu bağlamda Irak’ta Türkçe yayınlanan yayınlarda sevindirici bir şekilde kadın isimlerinin sayılarında büyük artış olmuştur. Kerkük’ten Güler Koryalı, Basire Ekber Tisinli, Ayhan Haceroğlu, İpek Neşet Demirci, Safiye Tahir Bayraktarı, Gülşan Hürmüzlü, Raide Sabah Kasapoğlu, Nursel Kuşçuzâde, Buşra Müftü, Ayfer Kemal, Nezihe Şakir Iraklı, Nezahat Akkoyunlu, Selda Hürmüzlü, Muna Dakuklu, Bahar Kifrili, Telafe’den Fatma Selbi gibi şairlerin isimleri, Arapça ve Türkçe yazı ve şiirleriyle öne çıkmıştır.
Türkiye’de ise, 1970’lerden bu yana yayınlanan gazete ve dergilerimize Türkmen kökenli yazar-çizer isimlere çok az rastlanmaktadır. O isimlerdir ki, Türkiye’ye eğitim için gelmiş ve o sıralarda Türkçe olarak Irak Türkmenleri ile ilgili yazılar yazmaya çalışmışlardır. Bazıları da Türkiye’ye yerleşerek, yurt özlemlerini “doğup büyüdükleri topraklar için milli mücadelede ben de varım” mesajlarını şiir ve yazılarına yansıtmıştır. Örneğin Nermin Neftçi, Fevziye Hasasu, Leyla Çarşafçı, Nahide Tahan, Deniz Musa, İlham Beyatlı, Mehtap Nefitçi ve Zeynep Sütçüoğlu… Genç hanımlardan da birçok isim ortaya çıkmıştır. Zeynep Küzeci, Güneş İbrahim, Banu Saatçi ve Aybeniz Küzeci, bu isimlerden bazılarıdır…
Her toplumun edebiyatında olduğu gibi Irak Türkmen (Türkmeneli) toplumunda da “Takma Ad” la yazılan birçok ismi tespit edebildik. Bu konuyu ifade etmekte zorluk çeksek te yine de bilimsel araştırma açısından söylemek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Bu husus, Irak Türkmen Edebiyatı’nda 1980’lerden sonra daha da vahim bir şekilde ortaya çıkmıştı. Yurt Gazetesi, Kardaşlık ve Birlik Sesi dergilerinde Genç Ozan, Oğuz Ozan, Sancak, Gözlemci, İnci Bayatlı, Müfide Demirci, Ülkü Can ve daha niceleri takma adla şiir ve yazı yazmaya başladılar. Kimi sevgisini karşı tarafa ifade etmek, kimi sevdiklerine jest yapmak, kimi eleştiri ve kimi de haksız yere beş on kuruş mükâfat almak için yazılarında kadın isimlerini kullanarak, yoktan var etmeye çalışıldı.