Kerkük’te Neler Oluyor
Şemsettin Küzeci
1996 yılından beri Kerkük hasretiyle yaşıyordum. Çünkü o yıllarda, doğduğum topraklardan zorla göç etmek zorunda kalmıştım. ABD ve Müttefikleri, Irak rejimine son verilmesiyle, Ata yurduma biran önce gitmeyi çok arzu ediyordum. Ancak bu isteğim 10 Nisan 2003 tarihinden sonra, yani Kerkük’ün özgürlüğüne kavuşmasıyla hasretim daha da arttı. Nihayet; 22 Nisan 2003 te Kerkük topraklarına yeniden kavuştum…
8 yıllık özlemimi, hasretimi giderdikten sonra, doğduğum topraklara kavuşmanın hazzını ve mutluluğunu yaşamaya başladım. Bıraktığım, Dostlarımı, Okulumu, Kerkük TV’sini, Spor Kulübümü, Öğrencilerimi ve tarihi Kerkük Kalesini yeniden görmek gerçekten de büyük bir sevinci elde etmektir bence.
Saddam döneminde çektiğimiz sıkıntıları bir daha çekilmesini hiç görmek istemezdim aslında… O toprakları, elde etmek niyetine ABD ve müttefiklerince oynanan kirli oyunların perde arkasını bizzat kendim gördüm ve yaşadım. Lozan’ı yok sayanlar, Nil’den Fırat’a nüfuz etmek, planlayanlarının ilk adımlarını gördüm…
Türk eserleri yok edilmiş…
Kerkük’te; uzun süren araştırmalarım sunucu, tüyler ürperten hadiselere tanık oldum. Kerkük Kalesindeki Danyal, Hüneyin ve Üzeyir Peygamberlerin mezar taşları kırılıp yerle bir oluşu, Bağdat Hatun’un Kızı Buğday Hatun’un türbesi ve Gökbendinin yıkılış, Fuzûli Camisi ve doğduğu ev, tarihi Türk Evleri, Topkapı, Yedi Kızlar, Taşköprü, Helvacılar vs. tarihi Türk eserlerinin Saddam ve 10 Nisan ‘dan sonra ki guruplar tarafından yerle bir olması elbette tarihi bir kültür soykırımı olarak niteliye biliriz…
Kerkük Kalesinde Atatürk’ün Silah arkadaşlarının mezarları yerle bir edilmiş.
Kerkük Kalesinde bulunan Danyal Peygamber Camisi’nin avlusunda Atatürk’ün sınıf, gençlik, askerlik, ideal ve mücadele arkadaşı, milli hatip büyük vatanperver Ömer Nâci’nin mezarı bulunmaktadır. 1878 İstanbul doğumlu olan Ömer Nâci; 1916’da Doğu Cephesinde tifüse yakalanıp, 29 temmuz 1916 Kerkük’te şehit olmuştu. Ayrıca, Osmanlı Ordusu’nda yüksek rütbeli subayların mezarları da Kerkük kalesindedir. Onlardan; Dördüncü Orduy-ı Hümâynun Otuzbirinci Alayın Dördüncü Taburunun Birinci Bölüğünden Yüzbaşı Abdullah oğlu Ahmet Ağa, Redif Ellibirinci Livâ Kumandanı Mirlivâ Hüseyin oğlu Ahmet Rifat Paşa ve Onuncu Orduy-ı Hümâyün’a mensup Nizâmiye Onikinci Fırka Kumandanı Şeyh İbadullah oğlu Ferik el-Hacc Mehmet Lütfi Paşa gibi Türk askerlerinin mezarları bulunuyor.
Ve Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, Kerkük mutasarrıfı olarak tâyin edilen Halide Nusret Zorlutuna’nın babası Avnullah Kâzımı Beğ’in Kerkük’te vefat eden küçük oğlu Abdullah Kâzımı’nin mezarı da Kerkük Kalesinde.. Ancak, bunlar da yukarıdaki tarihi eserler gibi tahribata maruz kalmışlardır. Öte yandan, Kerkük Kalesi yıllar önce Saddam rejimi tarafından yıkılırken, tarihi Türk eserleri payın almıştı. Hatta hatta mukaddes türbeler bile tahrip edilmiştir.
“Yıktılar Kalemizi
Sürdüler balamızı
Daha can boğazdayken
Çektiler salamızı”
Hazreti Peygamberlere kalmayan bu dünya elbette canilere, diktatörlere ve insanlık adını yok edenlere kalmayacaktır. İşte, yıllardır Türk Kimliğini yok etmeye, Irak topraklarına yaşam mücadelesi veren Türkmenlere baskı ve asimle politikası uygulayan rejim; yıktıkları Kerkük Kalesi gibi kendileri de yıkıldılar.
Kebabın közü kimin
Sürmenin gözü kimin
Kaleyi yıkan adam!
Yıkıldı özü kimin
25 milyon nüfuslu, Irak halkı Saddamın gitmesine elbette sevindi ve özgürlüğün ne olduğunu anlamak istiyorlar. 35 yıldır dikta rejimin uygulamalarıyla ezilen halk; bu defa geçmişteki günlerin aksine kimi ihtilacı ABD’lilere karşı kim de dağlardan gelen şehrin nimetlerini bir anda gasbetmek isteyenlere karşı… Saddam rejimi döneminde, bir Parti hakimiyeti altında yaşayan Irak halkı bu kez Irak Muhaliflerin kurdukları 180 Partinin güdümündeki 74 Matbuat ve 10 TV’nin düşünceleri bu serbestliğe kavuşmuşlardır.
Kerkük Turu ve Yarbay Rütbeli Süryani arkadaşım !
Sekiz yıl görmediğim Kerkük’ü bir arkadaşımla birlikte kuzeyinden güneyine kadar öğle saatlerinde dolaşmaya karar verdik. Ve dolaşmaya başladık; Kerkük’ün güneyinden başlayarak kuzeye doğru harekete ettik gördüm ki.. Devletin bütün resmi daireleri tahrip edilmiş ve yağmalanmıştır.
Bazı devlet dairelerinin adları Arapça’dan Kürtçe’ye değiştirilmiştir. Örneğin; Cumhuriyet Hastanesi-Azadı Hastanesine, Cumhuriyet Caddesi- Kürdistan Caddesine ve Devlet dairelerinin tabelaları Kürtçe olarak yeniden yazılmıştır. Bana çok İlginç gelen olaylardan, devlet olmadan bazı siyasi guruplar tarafından Kerkük’ün gerçek kimliğini değiştirmek amacıyla keyfi atamalar ve tâyinler yapılmıştır. “1992 ‘de tanıştığım sporcu arkadaşım Samir Sıleva kendi kafasına göre Yarbay rütbesi takarak Süryanilerin Kerkük Valiliğinde temsilcisi olmuştur. Kendisine sorduğumda; ne zaman asker oldun.<<Ben askerliğim er olarak yaptım ancak bir hafta önce Süryani hemşerilerimin talimatı doğrultusunda yarbay rütbesini taktım ve Valilikte işbaşı yaptım diyerek; Senin bir problemin varsa söyle hemen ABD’lilere yaptıralım>> dedi…”
Kerkük’ün tahrip edilen hizmet daireleri;
Nüfus vatandaşlık dairesi, Tapu dairesi, Adliye sarayı, Kerkük belediyesi Suk el-Merkezi (Kerkük Alışveriş merkezi), Milli Eğitim dairesi, Gençlik merkezileri, Okullar, Kerkük Televizyon dairesi, Bankalar, Kerkük Müzesi, Kerkük Enstitüsü Kerkük Üniversitesi ve fakülteleri ve bölümleri, Benzin istasyonları, Kerkük Kütüphanesi ve halka hizmet veren diğer daireler… Ayrıca bazı sivil insanların otelleri ve dükkânları da yağmalanarak tahrip edilmiştir.
Tahrip edilen diğer daireler;
Emniyet dairesiler, Muhaberat dairesi, Polis karargâhları, Askerlik daireler, Asker karargâhları, Baas Partisinin karargahları, Saddam Fedaileri karargahı…
Türkmen Toplu Mezarları..
1991 birinci Körfez savaşı esnasına yapılan katliamın tanıkları toplu mezarlarda üsüste gömülerek, Kerkük’ün 5 km. güneyinde Tazehurmatu kasabası yakınında, 19 Nisan 1991 tarihinde, Saddam canileri tarafından idam edilen 46 Türkmen ve Kürdün cesedi bulundu.Teşhis edilenlerden Osman Cemil, İman Cebbar Kuşuncu, Yılmaz Gaybullah, Hasip Külhan ve Bağdat civarındaki toplu mezarlarda bulunan bir takım Türkmen şehitlerinin cesetleri bulundu. Onlardan Sabah Nuri Günyeci, Turan Kadir Zeynel, Ömer Necat…
Kerkük Okullarında Kürtçe okul defterler:
Kerkük’te eğitime başlayan Okullara Kürtçe yazılı defterler Kürtler dağıtıldı. Ayrıca, Süleymaniye’den gelen bir grup kadın, Kerkük’ün Filistin Kız Lisesine girip; bu başörtüleri nedir takıyorsunuz, evlilik akdi ne demektir kağıt üstüne yazı, bunlardan vazgeçin demişler…
Okul muavini (Türkmen Kadını); elinizde yazı var mı? Evet; Kürtçe bir yazı göstermişler. Muavin, bizim resmi Dilimiz Arap’çadır Kürtçe değildir. Aralarında kavga çıktıktan sonra Süleymaniye’den gelen kadınları Kız öğrencileri tarafından taşla uzaklaştırıldılar.
ABD ile Kürtlerin Sinsi Ticareti;
Kürtler, Kerkük’ün Tüp dolum tesislerinden basınç cihazların çalıp daha sonra ABD ile anlaşarak, bunları düzeltip 6 ay boyunca Gaz gelirini biz alcağız anlaşmasına vardılar…
Bu sinsi ticaret, ABD’lilerin yardımıyla ancak ve ancak Kürtleri tarafından yapılmaktadır.
Olaylar bitmek bilmiyor;
-Türkmen Lideri Şehit Ata Hayrullah’ın Anne ve Babasının mezar taşları Kale mezarlığında tahrip edildi. Nazım Arif, Kudret Mecit, Eda Hasan Hürmüzlü ve bir Türkmen çocuğu, Talabani’ye bağlı eşkıyalar tarafından baskınlar yapılarak öldürüldüler.
Öte yandan, hırsızlık olayları, özellikle Araba, ziynet eşya ve para çalmak amacıyla, geceler evlere baskın yapılıyor. Örneğin: 7 Mayıs 2003 tarihinde Kerkük’ün 1 Azar mahallesindeki Türkmen kardeşler, Salahattin ve Şemsettin’in evlerine yapılan baskın sonucu 2 adet araba ve 10.000 dolar civarında Irak dinarı, kendilerini Talabani Peşmergeleri olarak tanıtan zorbalar tarafından zorla aldılar.
-4 Mayıs 2003 tarihinde, Türkmeneli TV’sinin arabası, bir gurup Kürtler tarafından içinde bulunan personelin kimlik ve paraları ile birlikte gasp edildi. Ertesi gün ABD’liler arabayı ve dört Kürt’ü yakaladı.
-19.05.2003 gecesi, iki Türkmen iş adamını Mehmet Bezirgân ve Cebbar Attar’ın Dükkânları bir takım hırsızlar tarafından kırılıp yağmalanmıştır.
-Kürt- Arap Kavgası sonucu, iki taraftan 12 ölü Türkmenlerden de 2 kişi öldürüldü.
-Kerkük duvarlarda Kürtçe reklam vs. yazılar yazarak, kente yaşayan diğer gurupları kara kara düşündürüyor.
-Kamu’ya ait olan yerleri, Kürtler kendi kafalarına göre istismar el koyuyorlar. Eski merkez am önünü Ali Merdan’ın Köşkü olarak gasp etmişlerdir.
Türkmen Sanatçı Öldürüldü
11 Temmuz gecesi Kerkük’te bir mevlit töreninden dönen Türkmenlere ateş açarak Seyit Enver Terzi isimli Türkmen’i sanatçısını Amerikan askerleri tarafından öldürüldü. Timur ve Nihat isimli İki Türkmen’i de tutuklayarak bilinmeyen bir yere götürüldü. Söz konusu olay, Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Bağdat Yolu Mahallesi’nde gerçekleşti. Araçla evlerine dönen Türkmenlere, Amerikan askerleri tarafından ‘hiçbir uyarı yapılmadan’ ateş açıldı.
Son günlerde Irak’ta olaylar oldukça artıyor. Nedenlerden biri de ABD tarafından fesh edilen Savunma Bakanlığı ile Enformasyon Bakanlığı sonucu, iki Bakanlığının mensupları galeyana gelerek, her gün bir eylemde bulunup, ABD karşı silahlı saldırılar yapmaktadır. Irak Halkı çok tedirgin ABD ve müttefiklerinin ülkelerini terk etmelerini istiyorlar, Türkmenler ise; olup bitenlere şaşkınlıkla bakarak Türkiye’nin harekete geçmesi umudundadırlar.
Kerkük Valisi Amerikan üslubuyla seçildi!
Kerkük’te yaşayan Türkmen, Arap, Kürt ve Süryanilerden oluşan 24 kişilik Kerkük Meclisi üyelerinden Kerkük Valisi seçilecekti. ABD birkaç defa nabız yoklaması yaparak Kerkük Valisi adayları Emekli Hâkim Vehbi Kamber ve Hakim Muayyet’in isimler öne çıkmıştı. Hatta hatta Araplarda oyların Türkmenlere verecekti. Ancak ABD, kendi üslubuyla son anda Kerkük Valisini seçti. 5 Kürt bir Süryani’den oluşan 6 kişi daha Meclise ekledi. Bunlar da benim bağımsız adaylarımdır. “Bunlardan birisini Vali seçeceksiniz” dedi. 24 meclis üyense emrivaki yaparak kendi adaylarında Kürt kökenli Abdulrahman Mustafa Kerkük valisi olarak seçildi…
Süleymaniye deki son olaylar ise; gerçekten de Türkiye’ye ve Türkmenlere karşı ABD tarafından bir gözdağı olarak niteliğini taşımaktadır. Türk Askerinin bölgeden çıkmasına yönelik bir hareket olduğuna inanıyorum…
Volkan Kıbrıs Türk’ünün Sesi Gazetesi
KIBRIS,12 Eylül 2003